24. Bölüm

2.2K 160 223
                                    

917. Gün: Kaçış Arabası

-Geçmiş-

Bir hafta. Koskoca bir hafta boyunca nefes alırken bile dikkat ettim. Evet, belki biraz abartıyordum ama Ceren'in benden intikam alacağını bildiğim için kendimi hiç rahat hissetmiyordum. Bora ile okulun banklarında otururken onu izleyemiyordum mesela. Ya da Çağatay ile kantin sırasındayken aklımda tek Ceren vardı. Bu, hayatımı kötü etkilemişti resmen.

Öğlen arasında kantinden aldığımız tostlarımızla sınıfa geçtik hemen. Okuldan çıkmak serbest olduğu için sınıfta sadece biz vardık. Çağatay ve Bora hiç anlaşamasa da yan yana oturmuş tostlarını yiyorlardı. Biz de Rüya ile konuşarak tostumuzu yiyorduk.

"Bir hafta oldu ve bir şey yapmadı. Bence sadece seni korkutmak istedi." Tostundan ısırdı ve dikkatlice çiğnedi. Yanaklarımı şişirip kapıya baktım. "Bilmiyorum. Konuşurken hiç bırakacakmış gibi değildi."

Hemen önümüzde oturan Bora hızla döndü ve yüzüne düşen kıvırcık bükleyi üfleyerek götürmeye çalıştı. Başaramayınca dayanamadım ve saçını düzelttim. Lokmasını yuttu ve konuştu. "Korkmana gerek yok güzelim. Büyük ihtimal çok büyülttüğünü anladı ve bıraktı."

Bakışlarımı kaçırdım çünkü kalbim hızlanmıştı her zamanki gibi. Bora fark etmese de bana iltifat ederken ben ölüyordum heyecandan.

"Bilmiyorum." Diye mırıldandığımda görüş alanıma sarı saçlar girdi. Çağatay, yorgun bakışlarıyla bana bakarken bakışlarımı kaçırmak zorunda kaldım çünkü ona haksızlık yaptığımı hissediyordum. Birini sevmemek suçsa, ben suçluydum ama burada tek suçlu ben değildim. Bora Altun da beni sevmeyerek suçluydu.

"Bence lisedeki sayılı yıllarımızı böyle harcamayalım. Düşünmek güzel anları kaçırır. Ne yapmak istiyorsak yapalım."

Gülümsediğini gördüğümde tostun kalan parçasını ağzıma attım ve ayaklandım. Haklıydı. Böyle bekleyerek lisemin ilk haftasını berbat etmiştim ve bir daha bu günlere dönemeyecektim.

"Çok haklısın civciv. O zaman bir şeyler yapalım."

Neşeyle etrafıma bakarken düşünüyordum. Ne yapabilirdik? Sevdiğim insanlar yanımdayken yapacağım şey pek önemli değildi ama eğlenmemiz gerekiyordu. Mutlu olmamız gerekiyordu. Geçen yıllarda zaten çok ağlamıştım. Şimdi ağlamamam gerekiyordu.

"Çağatay'la gidin siz." Bora'nın sesini duyduğumda hayalimdeki dünyadan çıkıp gerçek dünyaya döndüm. Bakışlarım Bora'nın yüzüne kaydı. Bana bakmıyordu. Telefonunda bir şey okuyor ve ona cevap veriyordu. Yüzümdeki heyecan donarken devam etti.

"Benim birisiyle buluşmam gerekiyor. Siz bensiz gidin."

"Kiminle buluşacaksın?" Diye sordum merakla. Bakışlarını telefonundan çevirdi ve bana baktı. Gülümsedi ama kendimi kötü hissettim çünkü bu gülümsemeyi biliyordum. Ellerimi arkamda birleştirip tırnaklarımı avucuma geçirdim.

"Aylar geçti ve kendimi daha iyi hissediyorum. Biraz açılayım denizde dedim."

Bakışlarım donarken bir şey diyemedim. Yeni birisiyle konuşuyordu ve kim olduğunu bile bilmiyordum. Asel'den sonra birisiyle olmayacağını söylemişti ama yine başlayacaktı her şey. Kendime kızdım ve Rüya'nın yanına oturup gülümseyerek Bora'nın koluna vurdum.

3316 GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin