3316. Gün: Ölüm Tablosu
Kaza Günü;
Bora'dan;
Başıma kaskımı çıkardığımda aklım hâlâ az önceki aramadaydı. Tanıdığım o ses kısa ve net olarak 'Daha önce buluştuğumuz yere gel, önemli. Buket ile ilgili.' demişti. Doğru zamanlama mıydı bilmiyorum ama bir yanım hâlâ Buket'i düşünüyordu. Şu an onun yanında olup ona açıklama yapmalıydım. Çok saçma bir anda kalmıştım ve kız şaşkın bakışlarla devam etmemi beklerken bir anda Ateş beni aramıştı.
Tanıdık binanın önünde onu gördüm. Dik bakışları üzerimdeydi. Elimdeki kaskı motorun arkasındaki bölmeye yerleştirip hemen Ateş'in yanına ilerledim.
"Söylemedin değil mi?"
Başımı iki yana sallayıp konuşmaya başladım. "Annesini bulduğumu söyleyemedim. Sen aramasaydın kalbimdeki yerini anlatacaktım ona."
Ateş birkaç saniye yüzüme baktı. Ciddi ve sert ifadesi altında kendimi kötü hissedip bakışlarımı kaçırdım. Birinin yüzüne pat diye bunu söylemek garip gelmişti. Yıllardır olmasa da bir süredir Buket'e karşı ne hissettiğimi sorgular olmuştum ve cevabını beni şoke etmişti.
Buket'i sevdiğimi ya da ona aşık olduğumu bilmiyordum. Aşkın, sevginin ne demek olduğunu şimdiye kadar hiç umursamamıştım. Buket'i her zaman en yakınım olarak görmüş, onun için endişelenmiştim ama bunun anlamını bilmiyordum.
Ona aşık olduğumu ilk anladığım an, resmimi çizmesi için dümdüz bir şekilde sandalyede oturduğum andı. Dikkatle tuvalin üzerine çizgiler çekerken ben de onu izliyordum. O an yıllardır tanıdığım kız karşımda değilmiş gibiydi. Çok garip şeyler hissetmiştim ve ilk o an anlamıştım sadece arkadaş olmadığımızı. En azından benim için sadece arkadaşım değildi.
Ateş, bakışlarını benden çekip karşımızda duran ıssız binaya girdi. Ben de düşünmeyi bırakıp peşinden ilerledim. Bu apartmanı nereden bulduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Kötü bir mahalledeydik ve apartmanda Ateş'ten başka kimse kalmıyordu.
Ateş, bodruma doğru inerken kaşlarım çatılsa da onu takip ettim. Merdivenlerden indi ve kilitli olan kapıyı açıp içeri ilerledi. Ben de peşinden ilerledim. İçeri girdiğimde gözlerim tam karşımda duran duvara takılı kaldı. Kaşlarım çatılırken yutkunamadığımı hissetmiştim. Ateş'te bir gariplik olduğunu fark ediyordum...
Fotoğraflar, kırmızı ve siyah iplerle dolu olan duvara doğru ilerledim Ateş'e bakmadan. Koca duvar tanımadığım bir sürü fotoğrafla çevriliydi. Kalbim istemsizce hızlanırken bakışlarımı kırmızı ipin yoğun olduğu ortaya çevirdim. Kır saçlı bir adam vardı ortada. Altında yazan ismine takılı kaldım birkaç saniye.
Aslan Sönmez
Gözlerimi duvardan çektim ve Ateş'e çevirdim. "Baban mı?"
Ateş, ellerini cebine yerleştirip yanıma geldi ama bana bakmıyordu. Kendimi polisiye bir filmin içinde, suçluları ararken buldum. Duvardaki bu karmaşık tablo bana bunu hatırlatıyordu ve itiraf etmem gerekirse bu cidden korkunçtu.
"Biliyorum şu an gördüğün şeyden bir şey anlamadın. Neden seni çağırdığımı da bilmiyorsun. Kısa bir açıklama her şeyi yerine oturtacaktır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3316 GÜN
Short Story3316gun: 3316 gün hatrına beni tekrar sever misin? *** Bora ve Buket, ortaokuldan beri en yakın arkadaşlardır. En azından Bora için her şey bu kadardan ibarettir ama Buket için Bora arkadaştan daha fazlasıdır. Buket, kendi hislerinle boğuşurken Bora...