33. Bölüm

2.1K 145 298
                                    

1846. Gün: Kalbimdeki Duvar

Bol bol yorum bekliyorum. İyi okumalar ♥

-Geçmiş-

Rüya ile birlikte Ateş'in çalıştığı kırtasiyeye girdik. Bugün cumartesiydi ve zorlu bir hafta geçirmiştim. Bu süre boyunca Ateş'le neredeyse hiç konuşamamıştım. Şimdi annesinin durumunu öğrenmem için tam zamanıydı. Rüya da Ateş'i merak ettiği için yanımda gelmişti.

Zorlu bir hafta derken ciddiydim çünkü Bora'dan ciddi anlamda kaçtığım bir haftaydı. Aramıza ince de olsa bir duvar örmüştüm. Bana her yaklaştığında o duvar beliriyordu. Beni kırmasından korkuyordum ama yeterince kırılmıştım zaten.

Kırtasiyeye girdiğimiz gibi kasada bekleyen Ceren'le göz göze geldik. Önünde her zamanki gibi test kitabı vardı. Sınav yaklaştığı için her yerde test çözüyordu sanırım.

"Selam. Rahatsız olma çöz sen testini." Dedim sessiz olmaya özen göstererek. Benden bir adım uzakta olan Rüya da eliyle Ceren'e selam verdiğinde Ceren gözünü devirip bize baktı.

"Rahatsız falan olmam. Sesli yerlerde de rakip elemeyi biliyorum. Ateş'e mi baktınız?"

Ceren, hep böyleydi. Sadece bize karşı değil, herkese böyleydi. Ateş dışında kiminle arkadaşsa kaba davranıyordu ama onu da anlayabiliyordum.

"Evet, Ateş'e bakacaktık." Dedi Rüya ben cevap vermeyince. Kendi kendime düşünürken cevap vermeyi unutmuştum.

Ceren gözlerini devirdi ve test kitabını kapatıp yanaklarını şişirdi. "Yukarıda, valiz hazırlıyor. İyi oldu gitmeden göreceksiniz."

Rüya ile birbirimize baktık. Ateş gidiyordu ve bunu şimdi mi öğreniyordum? Kayıp abim gibi gördüğüm Ateş gidiyordu ve ben kendimle uğraşmaktan bunu fark etmemiştim.

Ceren'e bir şey demeden kırtasiyeden çıktım. Rüya ise Ceren'e bir şeyler söyleyip yanıma geldi. Birlikte Ateş'in kaldığı, hemen kırtasiyenin üstündeki apartmana ilerledik ve zildeki yazıdan Ateş'in evini bulup zile bastık.

"Acaba ben gelmesem mi ya? Ne de olsa siz daha yakınsınız. Belki de benim duymamı istemeyeceği şeyler konuşursunuz." Rüya telaşlı telaşlı anlatırken yanaklarının hafif kızardığını fark etmiştim.

"Saçmalama, Rüya. Ateş dobra bir çocuk. Emin ol sen varsın diye anlatmamazlık yapmaz."

Rüya omuzlarını silkti 'bilmiyorum' dermiş gibi. O sıra kapı açıldı ve dağınık saçlı Ateş belirdi. Yüzünde solgun da olsa o gülüş duruyordu. İlk beni fark etti ve gülüşünü genişletip göz kırptı. Bakışları yanımda istenilmemekten korkan Rüya'ya döndüğünde birkaç saniye Rüya'ya baktı ve duruşunu değiştirdi. Fazla samimi olmadıkları için böyle diye geçiştirdim kafamın içine dolan düşünceleri. Ne de olsa Ateş daha önce 'ben kimseye bir şeyler hissedemiyorum' demişti.

"Hoş geldiniz kızlar. Ev baya dağınık ama umursamazsınız. Geçin içeri." Ateş, kapıyı tam anlamıyla açtığında Rüya ile birbirimize baktık. Bu bakış 'önce sen geç' adlı bakıştı. Rüya çekindiği için ayakkabılarımı çıkarıp ben geçtim içeri. Hemen arkamdan Rüya girdiğinde, üzerimizdeki ceketleri çıkarıp askıya astık.

Ateş sessizce bir odaya ilerlerken biz de onu takip ediyorduk. Ateş, üzerinde giysiler dolu bir koltuğun kenarına oturduğunda ben de boş tekli koltuğa oturdum. Rüya ortada ağaç gibi dikilirken Ateşle birbirimize baktım.

3316 GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin