46. Bölüm

2.4K 165 259
                                    

46. Bölüm: Yollar

Bol bol yorum bekliyorum. İyi okumalar. 💜

"Bir şey istiyor musun kuzum? Hadi, bir şey iste de hemen getirsin baban." Eda teyze, Bora'nın başındaki sandalyeye oturmuş beş dakika önce sorduğu soruları tekrar soruyordu. Ben de duvara yaslanmış ve gülümseyerek onları izliyordum. Bora'nın uyandığını öğrendiğim andan beri bu odadan ayrılmamıştım.

"İstemiyorum annem. Özlemişim senin sesini." Bora elini annesinin yanağına uzatıp okşağında bakışlarımı yere çevirdim. Annesiyle olan anını bozuyormuş gibi hissetsem de yerimden kıpırdamaya niyetim yoktu. Bundan sonra Bora'nın yanından ayrılmaya gram niyetim yoktu.

"Levent, Bora sence de zayıflamamış mı? Baksana tığ gibi kalmış aslan parçam." Eda teyzeye yeni bir kriz gelirken bakışlarımı ona çevirdim. Herkesin sinirleri bozuk olduğu için arada ağlama krizine giriyorduk. Eda teyze de tam şu an bunu yaşıyordu.

"Olur mu Eda teyze?" Dedim yaslandığım yerden kalkıp hemen Eda teyzenin omzuna elimi koydum. Eda teyze, Bora'nın gibi olan kahverengi gözlerini bana çevirdi. "Bora'yı uzun süredir görmedin ya, ondan öyle geliyordur ama aynı hâlâ. Zayıflasaydı ben zorla yedirirdim ona."

Bakışlarımı gülümseyerek bizi izleyen Bora'ya çevirdim. Yarım açık gözleriyle bir annesine bir bana bakıyordu. Daha tam anlamıyla hislerimizi konuşamamıştık çünkü ortam buna müsait değildi ama ikimiz de en önemli şeyi öğrenmiştik. Birbirimizi seviyorduk, gerisi önemli değildi.

"Sen de tığ gibi kalmışsın, Buket. Levent, bu çocuklar evde ne yiyip içiyor?! Aç mı geziyorsunuz paranız bitmesin diye?"

Balık burcu olduğuna yemin edecektim neredeyse. Eda teyze gelgitli bir kadındı zaten, bir de olan olaylar onu daha da fena yapmıştı. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Tamam, öğrenciydik ama en azından her akşam makarna yiyebiliyorduk. Hatta bazen çitayı yukarı çekip yanına güzel bir çorba da yapıyorduk.

"Olur mu Eda? Yerler tabii yemek." Levent amca oturduğu koltuktan kalkıp Eda teyzenin yanına geldiğinde Bora'nın yatağının ucuna oturdum. İleride ben de bu şekilde mi olacaktım acaba?

"Biz şimdi sarma saralım, börek ve tatlı yapalım. Hatta kalk Levent. Biz gidip bir şeyler hazırlayalım. Buket, sana emanet Bora." Eda teyze ani bir kalkışla Bora'nın alnını öptü ve kapıya ilerleyip Bora'ya seslendi. "Bir şey istiyor musun kuzum?"

Bora sonunda pes ederek konuştu. "Kısır da yap bari anne."

"Oy sana kurban olurum ben. Hemen yapıp getireceğim. Sen burada bekle. Ay salak Eda, nereye gidecek zaten çocuk! Neyse, hemen geliyorum ben."

Şaşkın bakışlarla Eda teyze ve Levent amcanın odadan ayrılışını izledik. Bu halleri garibime gitse de onları anlayabiliyordum. Çocukları daha yeni uyanmıştı ve aç kalmasını istemiyorlardı. Hele ki Eda teyze, hiç istemiyordu.

"Yalnız kaldık." Dedi Bora uykulu bir sesle. Bakışlarımı ona çevirdim ve gözlerinin içine baktım. Bedeni hâlâ çok zayıftı. Başını zor oynatıyordu ve ne yazık ki sol bacağı kırıktı. Motor, sol bacağına doğru düştüğü için sol tarafında hasar vardı ama hâlâ gülümsemeye çalışıyordu.

"Çok yorgun görünüyorsun." Diye mırıldandım içim acıya acıya. Bora birkaç saniyeliğine gözlerini kapattı ve aynı benim gibi mırıldandı.

"Çok yorgunum. Sana yalan söylemek istemiyorum artık. Canım cidden yanıyor ve sadece uyumak istiyorum ama uyuyamam." Oturduğum yerden kalktım ve Eda teyzenin az önce oturduğu sandalyeye oturup ona biraz daha yaklaştım. Yaralarla ve dikişlerle dolu yüzünü dikkatle okşadım. Gözlerini açtı ve bana baktı.

3316 GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin