*31*

2.2K 304 383
                                    

•Altay•

Yiğit, Alper'in kucağında yere uzanmışlardı Alper tişörtünden yırttığı parça ile ısırık izine bastırıyordu.

"Bir şey olmayacak." dedim bir yandan ağlarken. Yiğit'in elini tutup onu sakinleştirmeye çalıştım. "İyi olacaksın kardeşim."

İyi falan olmayacak. Sikeyim onu tamamen kaybedeceğim.

"Ö-Ölecek miyim?" dedi Yiğit ağlarken.

"Hayır." dedi Alper ona sarılıp ağlarken. "Beni bırakıp gidemezsin Yiğit."

Anlık olarak hepimiz ağlıyorduk. Ne olacağını biliyordum. Mutanta dönüştükten sonra bir fayda olmayacak.

"Bir tedavisi olmalı?" dedi Çağla elini saçlarına götürürken. "Olmalı değil mi?"

Bana döndüğünde gözlerim dolu dolu ona bakmıştım. Başımı yavaşça olumsuz anlamda salladığım da Yiğit'in diğer elini tutmuştu.

"Bir yolunu bulacağız."

"Ölmek istemiyorum." dedi Yiğit.

Verecek bir cevabımız yoktu artık. Hepimiz ne olacağını biliyorduk. Alper bakışlarını gökyüzüne çevirip Yiğit'e sıkıca sarıldı.

"N-Nasıl oldu bu?" dedim titreyen sesimle kendime söverken. "Canın çok yanıyor mu?"

"Hayır," dedi başını olumsuz anlamda sallayıp ağlarken. "Canım acımıyor! Neden canım acımıyor ki?"

"Bu iyi bir şeydir belki?" dedi Çağla.

"Ya değilse?" dedi Yiğit ağlarken.

"Kötüyü düşünüp durma." dedi Alper. "Sakin ol sevgilim, lütfen."

"Alper, ben öleceğim."

"Yiğit," dedim elini sıkarken. "Şunu söyleyip durma."

"Ama öyle!" dedi sinirle ayağa kalkarken. "Mutantlar hakkında bir bok bilmiyorum ama bakışlarınızdan belli! Bu kötü bir şey ve ben öleceğim!"

"Yiğit," diye mırıldandı ayağa kalkıp elini uzatırken. "Yaran kanıyor lütfen yerinde dur."

"Geri girmeliyiz." dedi Çağla çantasını toplarken. "Onlar bir şey biliyor olabilir, lütfen geri dönelim!"

Bir umut ben de düşündüm ama eğer bir tedavisi olsaydı onlar bulurdu. Bu kadar kayıp vermeden önce bulurlardı.

"Tedavisi var mıdır?" dedi Yiğit bir umutla. "Yoksa mutant mı olacağım?"

Alper tekrar Yiğit'i kendine çekip sarılmıştı. Yiğit benim ailem gibiydi ve ben ailemi kaybetmek üzereyim.

"Tedavisi olmalı!" dedi Çağla bütün çantaları toparlarken. "Her şeyin tedavisi vardır!"

Tedavisi yok diye bağırmak istedim. Yiğit'i tamamen kaybettik diye saatlerce ağlamak istedim.

"Oraya geri gideceğiz." dedim Yiğit'in yanına gidip ona sarılırken. "Sana söz vermiştim. Sana zarar gelmesine izin vermeyeceğim."

Bu sözü ilk tanıştığımız zaman vermiştim. O zayıf bir çocuktu ve iri çocuklar onu uğraşırdı. Beş yaşındaki cesur halimle ona bu sözü vermiştim.

Hâlâ o hallerimiz dün gibi aklımdaydı. Hâlâ sanki o beş yaşındaki çocuklardık. Hiç bir şeyden haberi olmayan küçük çocuklardık.

Yiğit ağlayarak bana sarılmıştı. Sadece sessize ağlamıştı. Bir çok şeyi bilmese de mutanta dönüşeceğini fark etmişti. Onun ağlaması ile bende ağlamamak için dudaklarımı ısırmıştım.

Kaçış•bxb ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin