*43*

1.9K 271 253
                                    

•Altay•

Bütün gece göz pınarlarımdaki su bitene kadar ağlamıştım. Gözlerimin buruş buruş olduğunu hissediyordum.

Onlara nasıl bağlanacığımı artık hiç bilmiyorum. Belki de artık ümidimi kesmem gerekecek. Sonsuza kadar bu boktan durumda olacağım.

Akad'ın adamlarından biri kahvaltıyı getirmişti ama dokunmamıştım bile. Onların ölümümünün benim suçum olduğunu düşünüp duruyordum.

Akad hayatımı her türlü mahvetmeye devam ediyordu.

Kapıyı çalıp Akad içeri girdiğinde içimden ona küfürler söyleyip bakışlarımı parmaklarımdan çekmedim.

"Bu gece bir toplantı var, eğer acıkırsan mutfakta bir şeyler var. Ve sakın kaçmaya çalışma kapıda biriler var."

Nasıl kaçacaktım ki? Her kameradan beni izlediği halde kaçamazdım. Özellikle yalnızken bunu yapamazdım.

Kendime hep güçlü biri olduğuma inandırmıştım. Ama artık farkındayım ben güçlü biri değilim.

Akad kapıyı kapatıp çıktıktan sonra yataktan kalkıp masama oturdum. Masa bımboştu ve dağıtabileceğim bir bok yoktu.

Nasıl sinirimi atamamı bekliyor ki?

Yaklaşık yarım saat odada boş boş turlar atmıştım. Akad'ın evde olmadığından faydalanarak odasına gittim. Kapısında yine bir şifre vardı artık ezberlediğim şifreyi kullanarak kolayca içeri girmiştim. İçeride bir sürü kamera olduğundan içeri girdiğimi anlayacaktı. Ama bu gizli bir iş değildi.

Onlara ulaşabileceğim herhangi bir aygıt arıyordum ama bunu bilmiş gibi ortada hiç bir şey bırakmamıştı.

"Yatağı falanda saykalasaydın!"

Onun masasında bir çok eşya duruyordu. Kendi masamı dağıtamamıştım bu yüzden onun masasında eşyaları yere fırlatarak çığlık attım. Hey dramatik bir hava gerekiyor!

"Sen kaybedeceksin!" diye bağırdım kameraya doğru.

Ama buna inancım kalmamıştı. Çok güçlü bir ordusu vardı. Ve kimseye ulaşamazken bir bok yapamazdım.

Boş masada bir farklılık vardı. Ortadaki karenin renk tonu daha açıktı. Kaşlarımı çatarak kareye yakınlaştım. İlk önce üstünden bastırdım ardından belki bir kapaktır diye makasla açmaya çalıştım.

"Bu ne sikim böyle?"

Aniden masada bazı sayılar çıkmıştı. Aynı şifre olduğunu düşünerek sayıları girdim. Ama o kırmızı bir ışık vermişti.

"Şifre Aslı değil mi?"

Tekrar baktığımda bu sefer beş harften oluştuğunu gördüm.

Barın?

Barın ismini oluşturacak harflere tıkladığımda kapak açılmış ve karşıma bir kaç kimlik tablet çıkmıştı.

Burada yaşayan herkesin kendine ait bir tableti vardı. Bütün tabletleri elime aldığımda açarak isimleri baktım.

Barın, Aslı, Emin, Hasan.

Bunlar bahsettiği arkadaşları ve annemin kimlik tabletleriydi. Eğer o kişi atılır ya da vefat ederse tablet aile üyelerinde kalırdı ama artık tabletin bir işlevi kalmaz sadece fotoğraf ve benzeri şeyler kalırdı.

Merak ederek ilk önce üstte duran Emin adındaki kişinin tabletini aldım. Tamam bu yanlıştı ama onlar artık burada yaşamıyordu. Hem kim olduğumu bilseler bana kızmayacaklarına eminim.

Kaçış•bxb ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin