Ağabeyimin dahiyane fikrinin bir boka yaradığı söylenemezdi. Ali düşünme yetisini tekrar kazandığında hastane korkusunu hatırlamış ve Yalın'ı kanamasını geçireceğim bir beynimin olmadığına ikna etmişti. Yalın'sa bara gece için iki adam ayarlamış ve bizi eve bırakmıştı.
Kapıdan birbirimizin saçına yapışarak girdiğimizde annem günler sonra oğlunun gül cemalini gördüğüne mi sevinsin yoksa çomar kızının, gül cemaline hasret kaldığı oğlundan dayak yediğine mi üzülsün... tabii ki oğlunun gelişine sevinmişti. Saçı yolunmaktan tiftiklenen ben kimin umrundaydı?
Oğluna kin kusmaya hazır babanın umrundaydı. Hatırlamadığım bir kargaşanın ardından sevgili ebeveynlerimiz bizi ayırmış ve ikimizi de durumu medeni insanların yaptığı gibi sakince izah etmemizi istemişti. Abimse barda sıradan bir kavga yaşandığını söyleyip uyumak istediğini belirterek ayaklanmış ve babamın arkasından homurdanmasını umursamadan odasına çekilmişti.
Bana gelince evcil hayvan olup olmadığımı sorgulatacak bir sükunetle önüme yemek konmuş ve iki kelam dahi etmeden odalarına çekilmişlerdi. Sonuç olarak karnımı doyurup ben de odama çıkmıştım.
Ama uyumak o kadar kolay değildi. Düzenimi değiştirmeye öncelikle karton bardak duvarından başlamıştım. Onun isminin yazılı olduğu tüm bardakları bir çöp poşetine doldurmuş ancak atmaya cesaret edemeyerek yatağımın altına itmiştim. Ardından duvardaki onun fotoğraflarının mandallandığı ipi toparlamış ve bulduğum derin kutuya koymuştum. Dolabımda özenle asılı duran, kış aylarında en çok giydiğim parça olan kazağını da fotoğrafların üstüne koymuştum. Son olarak karalamalarıyla dolu kağıt parçalarını da koyup kutuyu kapatmış ve onu da yatağın altına, bardakların yanına itmiştim.
Derin bir nefes alarak geri adımlarla kendimi yatağın üzerine bıraktım. Ne girişimiydi şimdi bu? Ondan ancak bu kadar mı vazgeçebilirdim? Anıları yatağımın altına süpürmek miydi sınır çizgim. Belki de onu beynimden uzak tutabilmek için etrafını bir iple çevirmiştim. Çok ince bir ip, çok alçak bir ip. Üzerinden kolayca atlanabilecek ya da kolayca koparılabilecek güçsüz bir ip. Benden de bu kadarı beklenirdi öyle değil mi?
Konu Yalın olunca ne kadar da acizdim. Ne kadar güçsüz, ne kadar savunmasız...
Başımı iki yana sallayarak ayaklandığım sırada telefonum bildirim sesiyle titredi. Bakışlarım komodinin üzerindeki dijital saate kaydığında saatin gecenin ikisine gelmek üzere olduğunu görerek kaşlarımı çattım. Tek hamleyle telefonumun üzerine atılıp yatağa uzanarak ekranı aydınlattım ve gelen mesajı okudum.
Yalın: *konum*
Yalın: Gelebilir misin?
💫💫💫
Selamlar👐🏻. Bu bahsede bahsede bitiremediğim yeni kurgum için bir tanıtım videosu hazırlamıştım. Yakında paylaşacağım. Öyle heyecanlıyım ki, gereksiz ayrıntılar vermeden duramıyorum. Umarım... ne bileyim, güzel sonuçlar alırım wğcmalle.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, en çoooook sizi♥️♥️.
*** Bu arada ne bileyim dikkat etmeyen falan olmuştur diye geçenlerde yalnızca sizin olacağınız instagram nickimi bırakıyorum aşağıya ;)
@kibritcizehra
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜCÜ | texting
Short StoryBüyücü: Bu gün hocaya gittim. Büyücü: Bağlama büyüsü yaptırmaya. Büyücü: Şimdi sana üç gün tanıyorum. Büyücü: Ya benim olursun Büyücü: Ya da o her gece altına aldığın kızları o yatağa gömen bir Kara Melek olup seni hadım ederim.