Ali bazen gerçekten dakik olabiliyordu. Çiçekçi Yalın'ın açtığı kapıyı kapatmadan girmişti içeriye. Bara doğru yürürken önümdeki kadının elini bırakıp ayağı kalktım ve Yalın'ın meraklı bakışlarına aldırış etmeden adama doğru yürüdüm.
"Lavin Saraçoğlu?" Adamın gözleri bana döndüğünde gülümseyerek, "Benim," dedim.
"Bunlar sizin için," diyerek oldukça büyük gül buketini ve çikolata kutusunu bana uzattı.
"Teşekkürler," diyerek elindekileri aldım ve beni bekleyen kadından özür dileyerek bara doğru yürüdüm. Elimdekileri tezgaha bırakıp güllere iliştirilmiş olan notu açtım.
'Bana seni hatırlattılar."
Arda.
Yalın yanı başımda belirip çikolata kutusuna uzandığında bakışlarımı nottan ayırıp ona çevirdim.
"Arda hep ulaşamayacağı ciğerin peşinde koşan götün teki olmuştur, aldırma." Diyerek kutudaki çikolatalardan birini ağzına attı. Ardından yüzünü buruşturarak, "Bir de ucuzunu yollamış," dediğinde kutuyu kendime çektim.
"Sen de herşeyi kendi kafanda kurup kendi kafanda oynayan götün teki olmuşsundur. Aldırmıyorum." Deyip çiçeğimi ve çikolatamı kucaklayarak barın arkasına geçtim.
"Kendi kafamda mı kuruyorum? Bu onu karşılıksız bırakmayacağın anlamına mı geliyor?"
"Kaba biri değilim ben, senin aksine." Dediğimde alayla gülerek bara doğru eğildi.
"Bunu kabalıktan daha ağır olan şeylerle isimlendiriyoruz."
"Ne demeye çalışıyorsun sen?" Derken sinirlerimde yavaş yavaş hareketlenen öfkeyi hissedebiliyordum.
"Çalışanımın işini yapmak yerine arkadaşlarımla cilveleştiğini bilmiyordum."
"Çalışanlarına bu kadar ilgili olduğunu bilmiyordum."
"Çalışanlarıma ilgili değilim zaten. İlgili olduğum şey barım ve kadınlar."
"İkisi de uçkuruna çalıştığına göre, ilgi alanın oldukça küçük."
Gözlerinde titreşen afallamayı gördüğümde sevinç çığlıkları atabilecek kadar gaza gelmiştim.
"Şimdi izninle, müşterimle ilgilenmeliyim." Diyerek barın ardından çıktım ve masada beni bekleyen kadına doğru ilerlemeye başladım.
Kadın gidene kadar Yalın bir oraya bir buraya yürümüş onu görmediğimi zannettiği zamanlarda kutumdaki çikolata toplarını ağzına doldurarak bitirmişti.
Müşteri çıkalı beş dakika olmamıştı ki, içeriye Ali'yle birlikte Arda girdi. Yalın ayaklanarak onlara doğru yürürken Arda'ya, "Kapalıyız bugün, gidebilirsin." diye bağırmıştı.
"O müşteri değil zaten." Diyerek araya girdiğimde üçünün de bakışları bana döndü. "Beni almaya geldi." Tek sorunsa bundan yeni haberi olduğuydu. Arda'nın kaşları havalanırken Ali onu dürtükleyerek susturdu.
Yalın bakışlarını kolundaki saate çevirdi. "Bir saatin yok mu çıkmak için?" Dediğinde bakışlarımı Ali'ye çevirdim.
"Yalın, o iki gün önce fazla mesai yapmıştı. Sözüm vardı ona. Erken çıkacak bu gün."
"Tabii çıksın. Hatta onun yerine Arda baksın."
"Kapalı değil miydiniz bugün?" Diye sorduğunda Arda'ya ölümcül bir bakış attı.
Arda'ya doğru yürüyüp koluna girdiğimde bakışları tekrar beni buldu.
"Eminim ki, o çok ilgili olduğun barına sen ve küçük ilgi alanının baş rolü olan malum şahıs barı bugün idare edemeyecek kadar," duraksadım ve düşünür gibi bakışlarımı etrafta gezdirdim. "Güçsüz değilsinizdir."
"O güçsüz olduğu için mi yanında götürüyorsun?"
Başımı iki yana salladım. "Onu ilgi alanları farklı olduğu için götürüyorum."
💫💫💫
Pekte bombalı bitmedi ama güzel oldu bence. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın♥️♥️.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜCÜ | texting
Historia CortaBüyücü: Bu gün hocaya gittim. Büyücü: Bağlama büyüsü yaptırmaya. Büyücü: Şimdi sana üç gün tanıyorum. Büyücü: Ya benim olursun Büyücü: Ya da o her gece altına aldığın kızları o yatağa gömen bir Kara Melek olup seni hadım ederim.