Fark etmiştim ki Yalın Eyşan'a dahi pabucunu ters giydirirdi.
Onu Arda'yla kıskandırmak ha? Aptal olduğumu Yalın gibi bir mahluka aşık olarak kanıtlamıştım ancak... ne bileyim, bu kadarını ben de tahmin etmiyordum.
"Şşş," diyerek elini gözüme şıklatarak dikkatimi çekmeye çalışan Ali ile bakışlarımı Yalın ve hareminden ayırdım.
"Sen gerçekten bir bok bilmiyorsun," dediğinde sıkıntılı bir nefes aldım. "Öyle öküzün trene baktığı gibi bakarsan onlara hiçbir bok elde edemezsin." Diye devam ettiğinde başımı iki yana salladım.
"Asıl sen bir bok bilmiyorsun," dediğimde küçümseyerek kaşını kaldırdı. "Ben elde etmeye çalışmıyorum. Beni bu uğraş içine sokan en başta sendin. Ben bunu istemedim. Çünkü senin aksine ne olacağını biliyordum." Boğazımı yarıp geçen sıvıdan birkaç yudum daha alarak devam ettim. "Yalın benden çok farklı. Benim istediklerimi verebilecek biri değil. Bana istediğim ilişkiyi veremez. Bana kalbini veremez. Sadakatini, sevgisini veremez. Ve ben eğer ondan bunları isteyecek olursam," omzumu silktim. "Böyle şey gibi kalırım işte. Bir köşede onu izler tam bir aptal gibi iç çekip dururum. Ne Bonnie ne Eyşan. Ben Lucifer olsam cürrüm kadar yakamam onu. Anca kendimi küle çeviririm."
Bir şey söylemediğinde bira bardağını kafaya dikip son yudumlarıda sıvıyla çalkalanıp duran mideme indirdim. "En başında burada çalışmayı kabul ederek yaptım hatayı. Her Allah'ın günü onu izlemek yerine yatağımda uzanıp onu unutmaya çalışsam yine bir kaç adımlık yol katetmiş olurdum. Ne bileyim, derslerime verirdim kendimi. Kursa devam eder belki bu sene kazanırdım o yetenek sınavını. Boku bokuna o kadar insanın günahına girdim."
"Siktir git o zaman!" Diye bağırdığında bakışlarımı ona çeviriyordum.
"Düzgün konuş be!" Diyerek bardağı masaya vurduğumda çenesini titreterek bardağa vurdu. Bardak bar tezgahından uçup yerde tuz buz olurken oturduğum yerde doğruldum. "Delirdin mi sen?!"
"Siktir git lan o zaman!" Diye tekrarlayarak koluma yapışıp, çekiştirerek beni barın diğer tarafına çıkardığında şaşkınlıkla onu izledim.
Ne yapıyordu bu?
"Bıraksana!" Diyerek kolumu çekiştrirken beni kendine çevirdi ve sarsarak konuşmaya başladı.
"Oturmuş çene çalmaktan başka yaptığın bir bok yok! Akıl veriyoruz, çene çalıyorsun, susuyoruz çene çalıyorsun. Seni çekmek için evden ayrılmadım ben!"
"Çağırmasaydın o zaman! Çene çalıyormuşum! Sanki sen bir bok beceriyorsun! Sanki dinliyorsun!" Diye en az onun kadar yüksek sesle bağırmaya başladığımda çenemi sertçe tutarak ileri geri sarsmaya devam etti.
"Ne diye duruyorsun lan o zaman burada! Siktir git eve!"
Ardından konuşmama izin vermeden saçımdan tutup beni çıkışa doğru sürüklemeye başladı. Saçımdan tutuyordu! Saçımı yoluyordu!
Deli gibi çığlık atmaya başlayarak onu tekmelemeye başladığımda saçımı daha sert çekmesinden başka bir şey yapamamıştım.
"Lan n'apıyorsun?!" Yalın'ın sesini duyduğumda gözlerimi sıkıca yumdum. Bunun bedelini ödeyecekti piç kurusu!
"Sen karışma, Yalın!" Ali onu omzunda ittirip beni sürüklemeye devam ettiğinde Yalın saçımdaki bileğini tutup çekti. Acıyla bağırdığımda elini çekti.
"Bırak kızı ne derdiniz varsa adam gibi çözün! Herkes size bakıyor." Dişlerinin arasından konuşmaya başlamıştı.
"Önümden çekilirsen dışarda halledeceğim meseleyi zaten!"
"Kızı bırak, adam gibi hallet meseleni!" Sesi sakin ama sertti. O anda Ali'nin ne yapmaya çalıştığını anlamıştım. Dayakçı Abi rolü! Ama neden? Yalın'a beni mağdur edince eline ne geçecekti?
Ali saçımdan tutarak başımı kaldırdığında elimi yüzüne savurup tırnaklarımda yanağını tırmaladım. Ani refleksle çenemden tutrak beni ittiğinde arkaya doğru sendeleyerek düştüm ve başımı arkamdaki masanın kenarına çarptım. Burayı ev mi sanıyordu? Beni yatağıma fırlattığını mı sanıyordu?
Gözümün önünden yıldızlar uçuşurken bir gürültü koptu. Ardından bir sandalye Ali'ye uçtu ve Ali'de yanıma düştü.
Ya aldığım darbeden ya da başımda ciddi bir hasar oluştuğundan, Ali'nin darbenin etkisiyle şaşı gözleriyle tavanı izlediğini gördüğümde ilk kısık sesle sonra ise yüksek kahkahalarla gülmeye başladım. Kendine geldiğinde bakışlarını bana çevirmiş ve en az benim kadar şiddetle gülmeye başlamış olan Ali'yle birlikte Yalın kolumdan tutup beni ayağı kaldırırken, "Siz kafayı sıyırmışsınız," dedi.
"Ya da beyin kanaması geçiriyorlar." Ne ara geldiğini fark etmediğim Arda'nın sözleri ile Yalın'ın kaşları çatıldı.
Yüzümü ellerinin arasına alıp beni ona bakmayı zorladığında gülüşümü zorlukla durdurdum.
"Lavin, ismini hatırlıyor musun?" Diye sorduğunda gözlerimi devirdim.
"Aptal," dediğimde ciddiyetle başını iki yana salladı.
"Hayır adın, Lavin."
Birşey söyleyeceğim sırada midemdeki çalkalanma ile duraksadım. Duraksamam ile Yalın kaşlarını çatıp yüzüme doğru eğildi.
"Şaşı bakıyor," dediğinde benimle değil de Arda'yla konuşuyordu.
"Kesinlikle beyin kanaması geçiriyor."
Ali doğrulmuş masanın ayağına yaslanmıştı. Başını iki yana sallayarak, "Onun beyni yok ki kanasın," dediğinde sesindeki ciddiyet ile beni bile ikna etmişti.
"Bence iksini de hastaneye götürmeliyiz."
Yalın başını sallayıp, "Ali sende," diyerek bir kolunu dizlerime doğru eğdi. Midem bir kez daha çalkalandığında başımı iki yana sallayarak geri çekildim. Sabırsız bir nefes alıp beni belimden sabitleyerek tek hareketle beni kucakladığında daha fazla direnemedim.
Midemdeki sıvıyı öylece beyaz gömleğine boşalttım.
💎💫💎💫💎💫
Selamlar👐🏻. Bu bölümde Ali'yi yanlış anlamanızı istemiyorum. Abisi olan bilir bu tür kavgaların normal olduğunu. Ki bu abilere özel de değil.Şahsen ben ablamla kavgaya dalaştığımda bayağı kan davasına dönüyor olay. Role fazla kaptırmak gibi düşünün. Umarım bölümü beğenmişsinizdir,oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın love u❤❤.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜCÜ | texting
Short StoryBüyücü: Bu gün hocaya gittim. Büyücü: Bağlama büyüsü yaptırmaya. Büyücü: Şimdi sana üç gün tanıyorum. Büyücü: Ya benim olursun Büyücü: Ya da o her gece altına aldığın kızları o yatağa gömen bir Kara Melek olup seni hadım ederim.