💫60💫

6.8K 391 83
                                    

"Yani diyeceğim o ki," diyerek başını iki yana salladı. "Zamanında her ne kadar aynı pençeleri kardeşi üzerinde çıkarmış olsa da Helin'in hakkından geldi."

Reyâl dudağını bükerek omzunu silktiğinde Buğra burun kıvırdı. "Dediğin doğru ancak ben olayı bu şekilde görmüyorum." Kahvesinden bir yudum daha aldı. "Bir nevi özürdü. Hala kardeşi olduğumun farkında olduğunu gösterdi belki de. Her neyse işte. Sonuç olarak en başta işlediğimiz hatalarımızın hepsini bir bir halletmemize sebep olan bir olaydı. Bir de beni Akın'la tanıştıran bir olay. O yüzden yaşadığım hiçbir şeyden pişman değilim."

Ali'nin iğrendiğini belli eden bakışlarına kaş çattığında, "İnsana özel konular bunlar üzerine alınma," diyerek Ali'nin omzuna vurdum.

"Siz neler yaptınız?" Diye soran Buğra ile dikkatim bir anda dağıldı ve suratımda aptalca bir gülümseme yer edindi.

"Ortam harbiden iğrençleşmeye başladı ben kaçıyorum," diyerek ayaklanan Ali ile göz devirip, "Yıllar önce senle Leyâl'in hikayesini ağzını açıp dinleyen bizde hata." diye mırıldandım.

"Evet, hata kesinlikle sizde." Diyerek odadan çıktığında homurdanarak Reyâl'e döndüm.

"Anlat hadi," diye beni dürtüklediğinde derin bir nefes aldım ve başlayacağım sırada Buğra'nın başını önüne eğmiş olduğunu fark ettim.

Nefesimi geri verip dudağımı büktüm. "Hala onu seviyor musun?"

Başını kaldırmadan elini ensesine atıp sıkıntılı bir nefes aldı. "Bir anda çıkıp geldi işte," diye mırıldandı. "En yakın dostum olan eski sevgilisiyle aynı ortamdayken ne hissedeceğimi kestiremiyorum. Ama bir şeyleri bitirdim. Yas tutma gibi düşünün bu halimi."

Sessiz kalıp kendimi kucağına atmamak için zor tutarken Reyâl ortamdaki havayı dağıtma çabası ile heyecanla ellerini çırptı. "Sen bilmiyorsun tabii," diye çığırdığında merakla ona döndüm. "Ayda kafayı Buğra'ya takmış durumda."

"Pek öyle görünmüyordu," diye homurdandığımda dizime vurdu.

"O onun mizacıydı. Senle Yalın'ı bilmiyordu. Hatta bence Buğra'nın dikkatini çekmeye çalılıyordu." Dediğinde kaşlarım havalandı.

Buğra'ya dönüp, "Başardı mı peki?" diye sorduğumda başını iki yana salladı.

"Böyle birşey olmasına izin vermedin." Diye tekrar araya girdi Reyâl.

"Versem olacak mıydı?"

"O çok..." duraksadı ve etrafına bakınarak dudağını büktü. "Şirret bir kız. İki yakın kız arkadaşım varken öyle biriyle bir ilişki yaşayabileceğimi düşünmüyorum."

"İki yakın kız arkadaşım diye bahsettiğin kişilerin biri abisiyle sevgili diğerini de ayda yılda bir görüyorsun."

Omzunu silkerek kupasının dibindeki soğumuş kahveyi kafaya dikti. "Yine de o çok şirret. Öyle biriyle açılışı yapmak istemem. Hem ben onun bana sandığınız şekilde bir ilgi duyduğunu düşünmüyorum. Reyâl'in de dediği gibi. Onun mizacı bu. Benden nefret ediyor desek daha doğru olur."

Derin bir nefes alıp başımı iki yana salladım. "Bu kadar yakışıklıyken nasıl hiç sevgilin olmadı, inanamıyorum."

"Tanıştığım ilk kızla kanka oldum ve aşık olduğum ablası tanıştığım diğer kızın abisiyle sevgili oldu."

"Reyâl neyse de, biz nasıl sevgili değil de kanka olduk, Buğra?" Diye sorduğumda omuzunu silkti.

"Ortaokulda herkes senden korkuyordu. Ta o zamandan Büyücü olarak tanınıyordun. Ne yalan söyleyeyim, arkadaş olmamıza rağmen ben de senden korkuyordum. Hele sınıf başkanı olan Sevimi lanetlediğin gün altıma sıçıyordum, az kalmıştı."

Eski günlerin özlenmişliği ve utanç verici rezilliklerimin birbirine karıştığı tuhaf bir kahkahanın ardından Reyâl bu gece olanları bir kaç dakika daha anlatmayacak olursam dayağı yiyeceğimi söyledi.

Bir kaç saat önce beni eve bırakan Yalın'ın sıcak öpücüğünü hatırladıkça yüzüm yanıyor ve kalbim deli gibi çarpıyordu hala.

"Barıştık." Dediğimde Buğra gerizekalıymışım gibi baktı.

"Onu içeriye girdiğinde saydığım kırk iki dişten anladık zaten." Dediğinde kötü bir bakış attım.

"Beni tehdit etti."

"Tövbe," diyerek kaşlarını çatan Buğra'yı Reyâl tokatlayarak susturunca devam ettim.

"Ya barışırsın ya o işi yaparız dedi. Ben de barıştım."

"Bu kadar mı?" Diye soran Reyâl ile omzumu silktim.

"Allah senin belanı vermesin," diyerek üzerime çiğdem kabuğu fırlattığında kaşlarımı çatarak geri çekildim. "Bunca gün bu tehdit için mi beklettin adamı? Hepsini şu tehdit mi halletti yani? Hani oturup tüm herşeyi konuşucaktınız? Konuşmaktan kastınız bu muydu?"

"Barışma sebebinin o işi yapmamak olmadığına yemin edebilirim." Diyen Buğra ile ona baktım. "Şu bakışlara baksana, çocuk için ölüp diriliyorsun."

"Ama çocuğu da ölüp diriltmeyi de ihmal etmemişsin." Başını iki yana sallayarak kupasını masaya bıraktı. "Çocuk aşkını itiraf etti barışmadı, tehdit edince barıştı. Şaka gibi!"

"Nasıl barıştığım önemli mi, barıştım işte. Affettim." Diyerek omuz silktiğimde Reyâl gözlerini devirdi.

"İronik olan bir diğer şeyse tehdit. Diğer kızlar adamın bir öpücüğüne hasretken sen o işi yapmamak için barışıyorsun." Alayla bakıp devam etti. "Kusura bakma Lavin ama, bir daha ki sefere ayrılacak olan kişi Yalın olur. Öyle bir adamı mutlu edebilmek her yiğidin harcı değil."

Dudaklarımı bükerek bir süre boşluğu izledim. Sanırım Reyâl haklıydı. Kısa sürmüş olsa da ilşkimizde ilgili taraf hep o olmuştu. Kaçan tarafsa hep ben.

Sanırım artık Katherine** rolüne girme zamanı gelmişti.
💫💫💫

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, en çooook sizi❤❤❤.

**: The Vampire Diaries'ta ki Elena'nın ikizi gibi bir şey olan Katherine. Hatırlamayanlar ya da bilmeyenler için o mükemmel açıklamalarımdan birini yapayım dedim;).

BÜYÜCÜ | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin