💫39💫

7.8K 511 52
                                    

Sanırım kendime gelmiştim. Geçen günlerimi sorgulamam bir başlangıçtı. Kendimi nerede unuttuğumu, nerede kaybolduğumu hatırlamaya başlamıştım. Ama düşünmek istemiyordum.

Ali'nin teklifi adeta beni geri hayata döndürmüş gibiydi. Gün doğmak üzereydi ve isimlerini karıştırıp durduğumdan öğrenmekten saatler önce vazgeçtiğim kızlı erkekli grup, arabadan çıkarılan bir düzine örtüyü çimenlerin üzerine sermiş uyuyordu. Gece boyunca gölde yüzmüş, çoğu zaman boğuşmuştuk. İlk başlarda korkutucu olsa da bir süre sonra, daha doğrusu Ali tam olarak beni gölde boğduktan sonra, alışmıştım. Şimdiyse Ali'yle birlikte yerde oturmuş, günün ilk ışıklarının vurduğu durgun suyu izliyorduk.

Sonunda kendimi zorlayarak, "Nasılsın?" diye sorduğumda sert bir nefes vererek güldü.

Ardından gözlerini bana çevirip yanağımdan sertçe makas aldı. "Birileri abisine acımış mı?" diye iğrençleşerek hala nemli olan saçlarımı karıştırmak için uzandığında yüzümü buruşturarak elini ittim.

"Soranda kabahat," diye homurdandığımda omzuyla dürtükleyerek beni yan düşürdü.

"Burada iyi olup olmadığından endişelenilecek birisi varsa o da sensin, biliyorsun."

"Ben gayet iyiyim," dediğimde külahıma anlat bakışı attı.

"Seni kovduğundan bu yana bitkisel hayata geçiş yaptın." Cevap vermeyince devam etti. "Sahi siz ne ara konuştunuz da o seni kovdu?"

"Mesaj attı," dedim. Doğrusu o gün, onu, konuşmak istemiyordum.

"Bir mesaj yüzünden mi hayatla olan bağlantını kestin?"

"Bu son söyleyişim. Ben iyiyim. Yalnızca yapmak için geciktiğim şeyleri yaptığım için meşguldüm."

"Aynı şey işte," diyerek omuz silktiğinde sabır dileyerek  bakışlarımı göle çevirdim.

Bir süre öylece oturduktan sonra Ali derin bir nefes alarak arkaya doğru uzandı. Bir kaç saniye sonra gözlerini kapattığında ayık olan tek kişi olmak korkutucu olduğundan ben de yanına uzanıp gözlerimi kapattım.

Saat öğleye doğru abimin dürtüklemesi ile uykuyla uyanıklık arasında gözlerimi açmış ve çapraz kıyıdaki iskeleye balık tutmaya gittiklerini söylemişti. Yalnız kalmaktan korkup korkmadığımı sorduğunda ona kıçımı dönerek cevap vermiştim.

Sonunda üzerime vuran güneşten rahatsız olarak uyandığımda çapraz kıyıda balık tutmayı bırakıp yüzdüklerini gördüm. Hızlıca tahta kabine girip mayomu ve pareomu giydikten sonra neredeyse koşar adım yanlarına doğru ilerledim.

Yaklaştıkça tanıdık yüzlerin farkına vardım. Arda iskelenin ucundaki sandalyede oturmuş çay içiyordu. Bardan tanıdığım iki yüzse gölde Ali'yi boğmaya çalışıyordu. Panik olarak gözlerimi çevrede dolaştırdım ancak onu göremedim. Bir yandan mutlu olup bir yandan üzülerek adımlarımı hızlandırdım ve Arda'nın yanında duran boş sandalyeye oturdum.

Beni gördüğünde gülümseyerek, "Birileri uyanmış," dediğinde kaşlarımı çattım.

"Ne zaman geldiniz?"

"Saat bir gibi geldik. Balığa çıkmadan yarım saat önce."

"Sesinizi duymadım hiç," diyerek dudak büktüğümde sert bir nefes vererek güldü.

"Kulağının dibinde bağıran ağabeyini zor duydun." Göle dönüp boğuşan grubu izlemeye devam ederken duraksadı ve, "Hatta," diye devam etti. "Yanına uzanıp kulağına ot sokan Yalın'ı bile duymadın."

Gözlerim ardına kadar açılarak ona doğru döndüğünde arkamdan Yalın'ın sesini işittim. "Kulağına değil burnuna. Hatta birini çiğnedin bile."

Arkamı döneceğim sırada üzerinde oturduğum sandalyenin itilmesi ile bir balinayı kıskandıracak sertlikle  soğuk suyu boyladım.

💫💫💫

Geceye doğru, şuan da gece ama siz anladınız işte, bir bölüm daha atmaya çalışacağım. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, en çoook sizi♥️♥️.

BÜYÜCÜ | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin