Bu hikaye temelde Virusbyunee tarafından kaleme alınan "Aşka Uçan Kanatlar" hikayesinden esinlenerek yazılmıştır ve Burak karakterinin ismi oradan alıntıdır fakat hikayesi başkadır. Bilginize.
🕊💙
"Seni bilmeden ve tanımadan önce de ben daima sevdim. Fuzulî'nin dediği gibi, bende ezelden beri aşk istidadı var (Bende Mecnûn'dan füzûn âşıklık istidâdı var). Daima kalbimde bir ateş vardı. Öyle muayyen bir şey yoktu, yalnız daima içli idim." * Küçük fosforlu kalemimle satırların altını nazikçe çizdim. Ne kadar okumaya devam etmek istesemde saat ilerlemişti ve ben ilk günden geç kalmak istemiyordum.
Kitabımı komodinimin üzerine bırakıp yatağımdan çıktım. Lavabodaki işlerimi halledip geceden hazırladığım takımımı üzerime geçirdim. Saçımı tepede sımsıkı toplayıp yok denecek kadar az makyaj yaptım. Kızlar hala uyanmadığından, yavaş hareketlerle mutfağa geçtim ve sessizce sofrayı kurmaya başladım.
Bir kapı açılma sesinin ardından, "Günaydın!" diye bağıran Vesile oldu. "Günaydın!" diyerek karşılık verdim. Ardından Naile'nin ayak sürüyen sesleri duyuldu ve kalın sabahlığının ipini bağlarken mırıltı eşliğinde, "Günaydın." diyerek mutfağa girdi. Kendi kendime onun bu haline gülümsedim. Sofrayı kurmama yardım etmeyecekti, biliyordum. O yüzden sormaya tenezzül dahi etmedim.
"Bir elini yüzünü yıkasaydın." dedim çayı demlerken. Uykulu sesiyle, "Vesile gasp etti banyoyu, bugün çıkarsa yıkarım inşallah." dedi. "Senin kadar durmadığıma yemin edebilirim." diye bağırdı Vesile banyodan çıkarken. Naile, "Kanıtlayamazsın!" derken aynı zamanda ayaklanmıştı. Vesile, "Kanıtlayabilirim ama uğraşamam." diye cevap verdi.
İkisinin arasındaki atışmayı sade bir tebessümle dinledim. Daha açık konuşmak gerekirse şu an bu muhabbette yerim yoktu. İkisi de mutfakta değildi ve önemli bir şey konuşmuyorlardı sonuçta, kimin umurunda.
Elimdeki son kahvaltı tabağını da masaya koyarken kızlar hazırlanmıştı. Küçük kare masada karşıma Naile çaprazıma da Vesile oturdu. Tatlı sıcak masamıza gülümseyerek baktım. Ama gülümsemem yüzümde dondu. Çok büyük bir şey atlamıştık.
Boş çay bardaklarını gösterip, "E çay?" dedim dudaklarımı bükerek. Küçük bir gerginlikle birbirimize baktık. Hepimiz birbirimizden üşengeç olduğumuz için kimin masadan kalkacağı ve çayı koyacağı muammaydı. Tabi bu ânı iki senede milyon defa yaşadığımız için hepimizin elleri aynı anda öne gitti ve "Taş, kâğıt, makas" diyerek ellerimizi salladık. İki taş bir makasa karşılık Vesile kaybedince Naile'yle sinsice gülümsedik.
"Var ya siz kesin hile yapıyorsunuz. Başka bir açıklaması yok çünkü. Nasıl sürekli kaybedebilirim ya." İkimizde gözlerimizi kısarak Vesile'ye baktık. En az bir haftadır çay koymayan Vesile'ye. "Pis yalancı. Son üç defadır ben kalkıyorum." Naile'nin itirazıyla Vesile birkaç saniye başını yana yatırıp kendince onu onayladı.
Gülerek, "Altı üstü çay koyuyorsunuz be kızlar, amma abarttınız." dedim. Vesile gözlerini kısarak, "Kalkıp koysaydın o zaman canım benim." dedi. Ellerimi yukarı kaldırarak başlamayan savaşı bitirdim. Bu kızlarla aşık atamazdım. Zaten bu cümlenin ardından konu yüz seksen derece değişmişti. Tabi ki yine benim sayemde. Son konu bükücü olmak bunu gerektiriyordu.
Muhabbetin arasında, "Bu arada Merve Hanım, heyecan var mı?" diyen Naile'ye baktım. Ne heyecanı, için için yanıyordum resmen. Ama bunu kızlara söylersem üç sene dillerinden düşürmeyeceklerini bildiğim için, "Yani biraz." diyerek kısa kestim.
Vesile yanağımdan kısa bir makas aldı. "Bir de biraz demiyor mu, sanki içini bilmiyoruz biz senin." İkisi aralarında gülerken gözlerimi devirdim. "Güzelim heyecanlı olmakta sıkıntı yok ki, resmen hayalini gerçekleştirme yolunda bir adım atıyorsun." dedi Naile. Tekrar gözlerimi devirdim. "O konu ayrı biliyorsunuz. İş için gidiyorum sonuçta, ayrıca sadece 5 ay. İş başka aşk başka." Dalga geçer gibi kafalarını salladılar aynı anda. Kimi kandırmaya çalışıyordum acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Rengi: Mavi
RomanceBu kitap "aşk" ile ilgilidir, askerliğe dair ayrıntılı anlatımlar içermemektedir. *** Şu an dünyada yazılmış̧ kaç̧ roman vardır? Milyonlarca. Peki yazılmamış̧ kaç̧ roman vardır? Her bir insanın hayatı sayfalara dökülmemiş̧ birer roman sayılamaz mıyd...