Finali yazmaya bir anda karar verdim aslında burada bitmesi bence uzayıp kötüleşmesinden iyi ama özel bölüm yazarım illaki sizleri seviyorum ailem iyi ki varsınız ve lütfen bu bölümü oylayıp yorum yapmayı unutmayınız.
Uzun vedaları sevmediğim için kısa bir veda yapıyorum ve söyleyin kitabın ikincisini ister misiniz?
Saatin gece yarısına geldiğine emindim ve ben hala kurtulamamıştım dışarıdan köpek sesleri geliyordu ve bu beni fazlasıyla korkutmaya yetiyordu.
Aklıma bir fikir gelmişti aslında, bileğimi bu kelepçeden çıkarmak için kaygan bir sıvı lazımdı ve şuan bulabileceğim tek kaygan sıvı kendi kanımdı.
Ayak dibime bıraktığı bardağı ayağımla iteleyip kendime çektim ve güç bela elime aldım ve kırdım kırık parçalardan birini alıp yutkundum.
Acele etmem gerekiyordu canımı çok acıtacaktı ama tek şansım buydu derin bir çizik atarsam kan kaybından ölürüm o yüzden atacağım çiziğe dikkat etmem gerekiyordu ve kan pıhtılaşmadan önce yine acele etmem gerekiyordu.
Hafifçe dudaklarımı ısırdım ve kırık cam parçasını taşın arasına sıkıştırdım ve bileğimi yanaştırıp gözlerimi araladım ve sürtmeye başladım etimin kesildiğini ve o acıyı iliklerime kadar hissettiğimde çığlığım bütün depoyu doldurmuştu.
Uzunca bir çizik attığımda sonunda durmuştum hızla bileğimi çekiştirmeye başladım dişlerimi sıktığımda gözyaşlarım sicim gibi akıyordu çığlık atarak kesilen bileğimi zorladığımda sonunda güç bela çıkarmıştım.
Derin derin nefesler alırken kanayan bileğime hafifçe soyulan derime korkuyla baktım ve bileğimdeki kanı diğer el bileğime sürdüm aynı şekilde diğer bileğimi de çıkardığımda kolumu karnıma bastırdım ve hıçkırarak ağlarken ayaklandım.
Bileğimden akan kanı durdurmak için tişörtümün bir kısmını yırtmıştım ve bileğime dolamıştım sıkıca bağlarken depodan çıktım canım öyle acıyordu ki şuan hiçbir söz tarifi olamazdı.
Yusuf'tan
Evden gittiğinden beridir Lal'e ulaşmaya çalışıyordum ama açmıyordu telefonu kapalıydı en sonunda evden çıkmış kızların kapısına dayanmış kapıyı yumruklamaya başlamıştım bile.
"Yavaş be çocuk var bu evde!"diye söylenerek kapıyı Şeyda açmıştı.
"Lal nerede çağırsana ulaşamadım bir türlü merak ettim."kaşlarını çattı.
"Evde değil ki."dediğinde sanki yüreğime bir öküz oturmuştu bir adım geri gittim aklıma Busenin başına gelenler gelince direk çıktım binadan.
Tam motoruma binecekken telefonum çalmıştı direk açtım kim olduğuna bakmadan onun sesini duyduğumda sakinleşmiştim ama ağlıyordu.
"Yu- Yusuf neredesin?"kekeliyordu kalbimin teklediğini hissettim.
"Asıl sen neredesin."
"Hastanedeyim hemen gel lütfen."
"Tamam."yutkundum. "İyi misin? Hangi hastane?"
"Meydandaki hastane soru sorma gel sadece."telefonu kapatarak kaskımı taktım ve cebimdeki anahtarı çıkarıp motoru çalıştırdım.
Caddeden çıkıp meydana geçtim ve büyük hastaneye gelmemle motoru park edip aceleyle acilden girdim girmemle görmüştüm zaten elinde koca bir sargı vardı direk yanına geldim.
Beni görmesiyle kızarmış gözleri tekrar dolu dolu olmuştu, kendime çekip sarıldım ve saçlarını öptüm yanaklarında sızan yaşları temizledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Acılar #wattys2020 TAMAMLANDI
Fiksi RemajaDemek sende Araf caddesine düştün o halde burada barınmak istiyorsan liderin koyduğu kurallara uymak zorundasın! 1- Tutkuya izin vardır ama aşka asla çünkü aşk aptallıktır! 2- ihanet edenlerin affı olmaz sonu ölümdür. 3- liderin ettirdiği kavgalara...