Beğenmeniz dileğim ile... 🖤
🌙
1 sene sonra...
Fazlasıyla sığ bir kızdım, hep.
Yeniliklere karşın tahammülsüz, değişimleri anlamaya dahi çalışmadan redd eden despot ve huysuz olmuştum.
Ömrümün belirli bir kısmını yanında geçirdiğim aile adı takılmış kişiler çoğunlukla obsesif olduğumu iddia ederek bu hareketlerimi hep yargılamış, bir kez olsun anlamayı denememişlerdi, tıpkı diğer tüm herşeyde olduğu gibi...
Bazı zamanlar kendimi anlatmaktan aciz olduğumu düşünsem de aslında tek yaptığım şey, korkularımın üzerini körlemekti, avuç avuç toprakla her birini itinayla gömmüş ve saklanmıştım. Zirâ cesaretsizliğim yakamı herhangi bir konuda bırakmaya yeltenmediğinden olsa gerek, hayatımda değişen herşeyin beraberinde kötü şeyler sürüklemesinden korkmuştum.
Yalnız ay ışığım hariç...
O'nun aşkının yüreğime düştüğü ilk günden beri beraberinde yalnız mucizeleri getireceğini biliyordum; sanki geleceğimle bir dokunulmazlık anlaşması imzalamışım gibi.
Ki, beni yanıltmamıştı.
Hep yaptığı gibi...
"Ay parçam."
Gece boyu süregelen uykusuzluğun üstüne hafif kısık bakışlarım memnuniyetle biraz daha küçülürken dudaklarım kavislendi.
Kelimelerin sihirli olduğunu bilmiyor iseniz, sevdiğiniz adamın dudaklarından dökülüp sesiyle dirilecek bir çift kelimenin üzerinizde yol açacağı büyülü etkiyi gördüğünüzde bu inancıma muhakkak katılacaktınız.
"Ay parçası?"
Yanıtsız bıraktığım ilk seslenişin ardından, daha endişeli ve beklentili ikinci hitabı da yüreğimdeki küçük boşluklarra tıka basa doluşurken oturduğum yerden yavaşça sağ tarafa doğru eğildim. Balkonun aralık kapısını elimin ucuyla bir miktar itip iyice açılmasını sağladım.
"Ay ışığım." diyerek yanıtladım, koridordan gelen adım seslerinden aradaki mesafeyi hesaplayıp mutfak balkonunda olduğumu anlayabileceği bir desibelde seslenmiştim.
Birkaç küfür döküldü, imrenilesi dudaklarından.
Bu küfürlerin muhatabı ben olmasam dâhi, Galip ile evliliğim boyu maruz kaldığım pek çok küfüre alışkın olduğum için, tepki vermedim. Muhakkak, balkona bakmayı akıl edemediğinden kendini hedef alan söylenmeler eşliğinde öfkesini atıyordu.
Sırtımı duvara yaslarken yanıbaşımda ilk sıcaklığını yitirmesine rağmen hâlâ içilebilecek bir ısıda olan kahveyi fark ettim, yasaklı şeyler yapmanın verdiği zevkle sırıttım ve birkaç yudum kalmasını fırsat bilerek tepeme diktim.
Kahve içme iznim olmayışı, normalde bağımlısı olmadığım halde onu daha fazla arzulamama neden oluyordu.
Yasaklar tatlıydı, doğruydu.
"Seni yaramaz ay parçası."
Son yudumu alıp bardağı ağzımdan henüz aralamış iken sağ tarafımdan gelen güzel sesi yakalanmanın verdiği hazzı sırtladı, göğün yedi katını ışık hızında tırmandı ve gökkuşağının zirvesine ruhumu kondurdu.
Yanımdaki boşluğa kurulmak yerine heybetli bedeni karşıma geçti, balkonun demir parmaklıklarına sırtını dayayarak oturdu. Uykudan henüz uyanmıştı. Saçlarının yumuşak telleri; sahil kenarında gün ışığında altının en göz alıcı tonuna bürülü kum taneleri gibi dağılmış, ancak ışıl ışıldı. Mavi irislerinin şanslı kundağı gözlerinin çevresi bir miktar uykunun mahmurluğundan kabarmış, etli dudakları gece boyu masumiyetin her deryasında ayrı kutsanmış bir güzelliği sahiplenmişti.
Kamer çok güzeldi.
Kâinatın tamamında ki reziletlere inat öylesi saf, öylesi eşsizdi.
Aşkı, yalnız şükrümdü.
"Ömrümün ay ışığı." dedim, çehresinin her ayrıntısında acelesiz gezinen elalarım hayranlıkla kısılırken.
Başını sol omzuna doğru yatırdı. "Kamer'imin en nadide parçası." dedi, ilahi bir telkinin vârisi ağzından dökülen tılsımlı kelimeler zihnimin kıvrımlarını okşadı.
Takvim yaprakları solup düşerken değişenin yalnız zaman olacağını bilmenin özgüveni ile tebessümlendim.
Değişmemişti.
Hiç, asla...
Yalnız günler geçmiş, Galip'in ölümü ile aramızdaki ilişki resmiyete dökülmüş ve biz her manada birbirimizin olmuştuk.
Uzun soluklu sakin bir filmin final sahnesinde kadraja yansıyan o mutlu çift olmuştuk.
Bu kadardı.
Bir masalın sonsözü gibi.
Gülümsedim. "Ay ışığım."
Ve beraberinde hitabımı tamamlayan o eşsiz kelimeyi yineledi. "Ay parçam."
🌙
Ne yazmam gerektiğini bilmiyorum, sanırım. Hüzünlüyüm, ancak ilk kez birşeyleri tamamlamanın verdiği huzurla mutlu. Karmaşık işte.
Çok düşündüm, final için ne yazmam gerektiğini. Ve birkaç satır döküldü, zihnimden.
Bozmaktan korktum, onları. Tanıdığınız gibi kalsınlar istedim.
Ve minnettârım, varlığınız için.
Umarım başka satırlarda kesişir, yüreklerimiz.
Seviliyorsunuz, bilin muhakkak. ❦
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Panzehir 🌙 Texting
Teen FictionBilinmeyen Numara: Dizginlerini an olsun bırakmadığın öfkenin seni zehirlemesine daha ne kadar müsaade edeceksin? (Görüldü.) ✔✔ Kamer: Sanane? Bilinmeyen Numara: Ben... Bilmem... ...