🌙 6.6

5.5K 406 81
                                    

Yazarken tarifsiz bir keyif ile dolup taştım, dilerim ki, aynı hisleri paylaşırsınız okurken... (:

Satır aralarını sahipsiz, kelimelerimi boynu bükük bırakmayınız...

Beğenmeniz dileğim ile...

🌙

🌙

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌙

Bir adamı çok sevebilirdiniz.

Gülüşünü, bakışlarını, kalbini, duruşunu ve her halini fazlasıyla sevebilirdiniz.

Ancak, bir adamın ruhundaki yaralarını, her kesikten süzülen kanın aldığı kavisi, berelerinin şeklini, sızılarını, yalnız sizin merheminizi bekletmişçesine yaralarına şifa olmaktan kaçınan şeyleri sevemezdiniz; benim gibi.

Benim kadar sevemezdiniz.

Ahh benim ay ışığım...

Omzuna yaslı başımı kaldırmadan televizyon ekranındaki filme odaklanmayı denedim, yeniden ve yaklaşık kırkbeş dakikadır yapmaya çabaladığım gibi. Önümüzdeki tepside bulunan çay bardağıma uzanıp dudaklarıma götürdüm, birkaç yudum aldım.

"Filmdeki uzay gemisi çok etkileyici değil mi ay parçam?"

Bardağı tepsiye bırakmak üzere eğildiğimde yönelttiği soruyla durakladım. Elalarımı ürkekçe televizyona çevirip tek kelimesini anlamadığım filme baktım ve ekranda gördüğüm kadın ile adam uzay gemisinden çok otantik bir apartman dairesinde gibiydiler, ancak filme odaklanamayışımı belli etmemek adına başımla onayladım, sorusunu.

Kaşlarını çattı. Kumanda ile filmi duraklattıktan sonra işaret ve baş parmağı ile çenemi kavrayıp başımı dikleştirdi. "Geçsin diye paylaştım ay parçası."

Üst kirpiklerimin kasvetli perdesinden güzel çehresi merceğime yansırken dudaklarımı milimlik kıvırdım.

İfadesindeki ciddiyetten ödün vermedi. "Acısı sana geçsin diye değil, iyileşsin diye anlattım." dedi, alnı alnıma düştü. "Sen zaten yeterince yaralısın ay parçam. Kanatların bere içerisinde kelebeğimin." derken cümlesinin aralığında parmak uçlarımı dudaklarına kapadım.

Panzehir 🌙 Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin