Çağan Şengül - Nereye gidiyorsun?
Güven miydi yanıltan, insanlar mı? İnsanların sahi duygularını nasıl anlardık? Onları görmek bu kadar zor muydu ya da hep zor olmalı mıydı?
Üniversitesiden tek arkadaşım olan Ömer... Nasıl bir canavara dönüşmüştü?
Yoksa o, hep öyle miydi?
Ardı gelmeyen sorular ve sessizlik. Bu soruların cevapları yoktu. Hiçbir zaman da olmayacaktı.
Canım acıyordu. Başım, kollarım, bacaklarım... Her yerim çok acıyordu. Kulaklarımda bir uğuldama vardı. Yüksek sesli bir gürültü hissediyordum ama tepki veremiyordum. Hareket etmeye gücüm yok gibiydi. Nefes almak, hiç bu kadar zor olmamıştı.
Kulaklarımdaki uğultu biraz olsun azalırken sevdiğim adamın "Esila," diye seslenen sesini bir kere daha duydum. Boşluğu hissetmeden önce duyduğum sesinde telaş vardı, şimdi ise çok daha başkaydı. Titriyordu bir kere sesi, güçsüz geliyordu. Çaresizdi. Zorlukla yutkundum ve gözlerimi son gücümü kullanarak araladım. Öyle ya, Cihangir'i görmem de zor olmadı. Koştuğunu duyduğum adımlarının ardından yanıma ulaştı ve eğildi. Eli vakit kaybetmeden yanağımı bulup okşarken "Güzelim..." dediğinde gözlerinden bir damla yaş süzüldü; benim de hiçbir tepki veremediğim halde gözümün kenarından akan o yaş gibi.
O yaşı gördü Cihangir. Sanki kırmaktan korkar gibi hafifçe okşarken yanağımı, akan yaşları siliyordu ama yenisi ekleniyordu. Engel olamıyordum. Ne akan yaşları engelleyebiliyor, ne de zorlukla aldığım nefesleri konuşmaya yöneltebiliyordum. Gücüm yoktu, halim yoktu. Cihangir, bunu da fark etti.
Ellerinin birini yüzümden ayırmadan, diğer eliyle koluma dokundu. "Ambulansı aradınız mı? Arayın hemen, hemen gelsinler!" diyerek bağırdığı sırada gözünden akşan yaşı hızlı bir hareketle sildi ve bana döndü. "Uyuma olur mu? Yeşillerini ayırma benden. İyi olacağız ama kapatma gözlerini tamam mı güzelim?" dediğinde tepki veremedim. Sadece ağlamaya devam ettim, onu da isteyerek yapmıyordum zaten. Oysa birazcık gücüm olsa ona uykumun olduğunu ve gözlerimi uzun süre açık tutamayacağımı söylerdim. Ama yoktu. Bu yüzden, gidebildiğim yere kadar tutunmak istedim. Gözlerimi açık tutmayı başarmak istedim.
Bir kere daha başını kaldırdı Cihangir. Gözünden akan damlayı gördüm ama o, görmemi istemiyor olacak ki sildi hemen. "Mert, aradın mı?" diyerek tekrar ettiğinde sesi yüksekti ama cevabı da belliydi. "Aradım." dediğini duydum Mert'in. Yanıma gelmiyordu ama. Uzakta duruyordu. Onu tam olarak göremiyorum, sadece ellerini çaresizce saçlarından geçirdiğini görmüştüm. O da, ben de, Cihangir de... Hiçbir şey yapamıyorduk.
O sırada, bir hıçkırık sesi daha eklendi duyduğum sesler arasına. O sesle gözümden akan yaşlar istemsizce artarken bunun Gökçe olmamasını diledim. O... Dayanamazdı ki beni böyle görmeye. Daha kötüsü de vardı... Ya beni düşerken gördüyse?
Bilmiyordum. Ama o, geldi. Cihangir'in diğer tarafına geçtiğini gördüğümde ne yapacağını bilemiyor gibiydi arkadaşım. Gözünden akan yaşlara eşlik eden hıçkırıkları vardı. Sanki bana dokunmak istiyordu, sarılmak istiyordu ama korkuyor gibiydi. "Esila," diye fısıldadı ürkekçe ve yeniden hıçkırdı. Ardından, eli elimi buldu. "Lütfen," dedi. "Güçlü ol. Güçlü ol çünkü-" derken, devam edemedi.
O sırada dar açılı görüşüşme Çağatay geldi. Sevgilisinin omuzlarından tutarken gözleri kızartıktı ama ağlamıyordu, tutuyordu kendini. "Gökçe, gel kelebeğim sen." dediğinde küçük bir çocuk gibi omuz silkti Gökçe. "Gelemem. Biz birbirimizi hiç yalnız bırakmadık. Nelerin hayalini kurup neleri başardık biliyor musun? Neler atlattık biz. Belki o düşerken yanında değildim ama... Şimdi bırakamam ki." dediğinde, içim yandı. Her geçen dakika artan göz yaşlarım, adeta söylemek istediklerim olarak dışarıya vuruyor gibiydi. Mesela, özür dilemek istiyordum Gökçe'den. Yalnızlık hiç bu kadar zor olmamıştı çünkü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZ ADIMLAR
RomanceDümdüz, simsiyah bir yol. Sonu görünmüyor, hatta bir adım sonrası dahi yok. Zifiri karanlık, her şey belirsiz... Ne yapmalıydı bu durumda? Bu yola birinin ışık tutmasını mı bekleyecekti? Asla. Başkasının ışığına muhtaç olmaktansa, kendi ışığını oluş...