47. BÖLÜM: KALBE ATILAN İMZA

52 6 5
                                    

Etrafımda dönen insanlar, bahsedildiği zaman kesin ağlarım diye düşünen ben ve anlık olarak sırıtan, yine ben...

Kına gecemin tam da ortasındaydım şimdi. Mecazi olarak değil, hakikaten tam ortasındaydım.

Bir acı daha hissettim kolumda. Gökçe bana ters bir bakış atıp "Ağla artık, valla beynim döndü Esila." dediğinde gülüşüm büyüdü. Gereksizdi ağlamak bence ama teyzeler ağlamadan olmaz diye ısrar ettiği için başımda dönen insanları da rahat bırakmıyordu.

Tabii bir de onların aralarında ne yaptıklarını anlamadan uyum sağlamak isteyen Minel vardı ki, benim omu yiyesim geliyordu. Bu şartlar altında ağlamam da mümkün değildi ki!

O sırada ablam çıktı sıralı insanların arasından. Yanıma yapay bir gülümsemeyle gelip eğildiğinde kızacağını sanıyordum ama kısık bir sesle "Sevmediğin tüm akrabalar yoldaymış, kınaya geliyorlarmış." dediğinde gözlerim büyüdü. Şaşkınlıkla ablama bakıp "Ne?" diye sorduğumda bu sefer sırıtan oydu. "Gibi düşün yani. Yoksa ben birazdan seni parçalayacağım."

Yine güldüm, dayanamadım. Teyzelerden şaşkınlık dolu bir nida yükselirken olaya el atan annem oldu. "Ağlatmayın kızımı, yeter bu kadar. En mutlu gününde göz yaşı dökecek değil ya." derken gözlerime baktı, aynı zamanda da cümlelerini bitirirken. Güven vererek gülümsedi. Oysa gözlerinde mutluluğun yanında biraz da hüzün vardı ama belli etmek istemediği de belliydi. O anda doldu gözlerim. Annemin kollarına girip, ömrüm boyunca orada kalmayı diledim. Küçük bir bebek gibi, sığınmak istedim...

Bir damla göz yaşı da buluştu yanağımla.

İkna olan teyzelerle birlikte, bu sefer de ağlamam şiddetlenmesin diye müzik açılan ortama kendilerini bırakmışlardı. Sanki hiçbir şey olmamış gibi kına yakılmış, ki bu noktada yine İlayda bir anne edasıyla yetişmişti, ardından da oyunlar oynanmaya başlamıştı. Saatler geçti, müzikler değişti, insanlar geldi ve gitti. Gecenin sonunda, yine biz bize kalmıştık ama halimiz ilk zamanki gibi değildi.

Annemin yanına gidip oturdum sandalyede. Ablamlar ve kızlar etrafı topluyordu. Minel annemin kucağında uyuyordu. Ben de başını omzuna koydum sakince. Hafif bir gülümsemeyle "Yoruldun mu annem?" diye sorduğumda bana bakıp gülümsedi. "Ben neden yorulayım, siz kendinize bakın." dediğinde kıkırdadım.

Doğru diyordu. Tam anlamıyla dağıtmıştık.

Derin bir nefes aldım tekrardan. "İyi ki Balıkesir'e taşındınız. Sizin burada olmayacağınızı bilmek beni çok zorlardı." dediğimde annemin gözlerini üzerimde hissettim ama başımı kaldırmadım omuzlarından. "Kaç yıldır buradasın." dedi annem, aslında beni anladığını biliyordum ama kaçar gibi konuşmasına gülümsedim. "Bu farklı," dedim sakince. Seviyordum, çok seviyordum ama insan bir tuhaf hissediyordu.

Ne ara büyümüştüm ki? Evlenmem çok çılgınca geliyordu, sanki o beklenen zaman beni hiç yakalayamazmış gibi.

Annem derinden gelen bir sesle "Büyüyorsunuz annem," dediğinde doğrulup ona baktım. Gülümseyerek, "Sizi böyle görmek bizi mutlu ediyor. Yeter ki mutlu olun siz de." dediğinde gülümsedim. O sırada da babamla Cihangir yan yana kapıdan girdiler. Gözlerim ikisi üzerinde dururken gönlüme bir ferahlık geldiğini hissettim. İçimde kısa bir anlığına beliren korku yok oldu, yüreğimde bir kere daha çiçekler açtı. İstemsizce gülümsediğimde, annemin kıkırtısını duydum. "Taşınmasaydık da çok aklına gelir miydik bilemedim şimdi."

Ben de güldüm anneme bakarken. "O başka bu başka." dediğimde, babamla Cihangir'in yanımıza geldiğini görmüştüm. "Keyfiniz yerinde bakıyorum." dedi babam, bize güzel bir gülümsemeyle bakarken. Gözlerim kısa bir an sevdiğime dokunup babama kaydığında gülümseyerek başımı salladım. "Güzel geçti." dedim usulca.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 08, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SONSUZ ADIMLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin