26. BÖLÜM: İLKLER VE SÜRPRİZLER

169 22 39
                                    

Hayatta beklenmedik yorgunluklar varken, beklenmedik güzellikler de vardı. Dünya işte... Bizim içindi. Bu dünyadaki mutluluk insan için olurdu da, hüzün olmaz mıydı? O zaman denge olmazdı, o zaman eksik kalırdık. Bir şey vardı ki, anahtar olarak; o da sabırdı. İplerim dolanmıştı, afallamıştım ve korkmuştum ama sabretmiştim. Şimdi de, sabrımın sonucunu almış; mutluluğa ulaşmıştım.

Benin için büyük olan o gün gelmişti. Şu an tam olarak aynamın karşısındaydım. Omuzlarımdan dökülen saçlarımı düzeltip hafifçe geriye ittirdim. Altımda kışlık bir etek vardı, kısaydı ama çok değildi. Üzerimde de ona uyumlu bir kazak vardı ve hoş görünüyordum. Yüzümü hafifçe renklendirmiş, hiçbir şeyde abartıya kaçmamaya özen göstermiştim. 

Bir kere daha vurdu kapıya abim. "Ne bu, bu kadar Esila? Çık artık odadan, konuşacağız diyorum daha!" diye seslendiğinde, güldüm. Yavaşça kapıma ilerleyip açarken elime odayı gösterdim abime. Heyecanımı belli eden titreyen sesimle, "Geç lütfen abi. Hani biraz erken gelsen beni de böyle sıkıştırmak zorunda kalmazdın ama, biliyorsun değil mi?" dediğimde gözlerini devirdi. Biraz... Gergindi. Abi psikolojisi ağır basıyor, kıskançlıktan tam da Gökçe'nin tabiriyle "kuduruyordu". Huysuz ifadesini devam ettirerek puf koltuğa oturdu ve ben de karşısına geçip yatağa oturdum. Bekledim, ama çok değil. Zira abimin beklemeye bile sabrı yoktu.

Derin bir nefes alarak, "Mezun olmuş muydu bu, anlatsana." dediğinde sabırlı davrandım, aksine gitmemeye özen gösterdim. Derin bir nefes alarak sınavına çalışan abime minik bir tebessüm sundum ve "Hayır," dedim usulca. "Son senesi. Mimarlık okuyor, ayrıca bölüm birincisi. Yirmi bir yaşında. Ailesi... Biraz karışık." dediğimde anlatmamın uygun olup olmayacağını bilemedim. Merakla "Nasıl karışık?" diye soran abime kısaca, "Annesi ve babası yıllardır onlarla hiç ilgilenmiyorlar. Şirketle uğraşıyorlar sadece. Abisi ve kardeşi var. Abisinin de bugün bize katılacağını söylemiştim zaten. Egemen abi de Polis Özel Harekatçı. Yakında evlenecek." derken minik bir iç çektim. "Aile açısından yalnızlar abi," dedim ve minik bir tebessümle baktım abime. "Egemen abi nişan alışverişine bizi çağırdı, erkek tarafından birileri olması gerekiyor." dediğimde abim ciddiyetle dinledi beni. Derin bir nefes alıp boğazını hafifçe temizlerken, "Ailesi hakkında... Yorum yapmayacağım, sen varsın diye susuyorum." dediğinde gülümsemem büyüdü ama devam edip "Seni davet etmesi hoş bir şey tabii, aile kavramı tam da burada başlıyor. Ama... Ulan ben yeni öğreniyorum, onun abisi ne zaman bu kadar samimiyet kurdu seninle?"

Hayır, şaka değildi; abim beni Egemen abiden kıskanıyordu. Abim gibi olduğu için hem de. 

Huysuzca yerinden kalkan abim, "Gerisini ona soracağım, kıvransın biraz." dediğinde kıkırdadım. Ben de yerimden kalkarken, "Cihangir bu tarz sorularla kıvranacak biri değil abi." dediğimde, kaşları çatıldı. Öyle bir baktı ki abim... Odamdan kaçtım.

Bizi kapıda heyecanla bekleyen Gökçe, "Geç kalıyorsunuz, hadi ya gidin artık." dediğinde arkamdan gelen abim, gözlerini devirdi. Koyu kahverengi hafifçe uzayan saçları geride dururken kirli sakallarına götürdü elini. Üzerinde siyah bir kot pantolon ve gri, düz bir tişört vardı. Yapılı vücudu kendini bir hayli belli ederken "Beklesinler anasını satayım, kolay mı öyle?" dediğinde Gökçe'yle birbirimize umutsuz bakışlar attık. Ah... Benim yakışıklı abim, o kadar alışık değildi ki yanımda birilerini görmeye şimdi kendini sanki beni isteyecekler gibi kaptırmıştı. 

Sessizce giydim botlarımı. Abim de üzerine siyah bir ceket geçirip arabasının anahtarlarını cebine attıktan sonra ayakkabılarını giydi. Gökçe'ye yandan bir bakış atıp "Kapını kilitle, geç olmadan bir şeyler ye." dediğinde kendini tutamayan Gökçe büyük bir kahkahayı bıraktı, abimin kaşları çatıldı. Onu hiç dikkate almadan, "Uslu dur." diyerek yinelediğinde gözlerimi devirerek girdim koluna ve sonunda, ikimiz de merdivenlere yöneldik. 

SONSUZ ADIMLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin