22.Bölüm

86 50 4
                                    

Anlatıcı: Gizem

Atölyeyi kazasız belasız bitirdik fakat Gökhan ile eşyaları toplarken ufak bir kaza oldu ve ben elimi yaktım. Çok önemli bir şey olmadığı için eczanede pansuman yaptırdık. Normalde çok sakar bir insan olduğum için durmadan ufak tefek kazalar yaşarım ama ilk defa çalışırken başıma gelmişti. Neyse bu arada bu akşam Burak ile ne konuşacağımızı çok merak ediyorum. Gökhan bu konuda çok gergin ama bence daha çok veda konuşması gibi bir şey olacak çünkü yarın sabahtan İstanbul'a doğru yola çıkacağız dolayısıyla vedalaşmak için vaktimiz olmayabilir. O da bunu düşünerek akşam konuşmak istedi bence. 

Gökhan bugün çocuğa resmen eziyet etti diyebilirim. Yok onu getir, bu yanlış diye diye çocuğu tüm gün koşturdu. Anlayamadığım şey neden bu kadar uğraştığı. Neyse Burak bu akşam itibariyle hayatımızdan çıkıyor. Kim bilir bir daha ne zaman görüşeceğiz. 

İki saat sonra

Burak lobide oturmuş beni bekliyordu. Telefonda Gökhan ile olan konuşma açıktı. Yani ne konuştuğumuzu dinleyecekti. Burak gergin gibi görünüyordu ben de hızlıca konuya girmek istiyordum dolayısıyla merakla sordum. 

- Konuşacağımız konu ne merak ediyorum. 

- Gizem öncelikle sana dürüst olacağım. Seni birkaç gün önce sokakta şarkı söylerken gördüm ve sesine bayıldım. 

- Burak bak sesim güzel evet ama o gün bir anlık bir olaydı. Aslında arkadaş arasında bile rahatlıkla şarkı söyleyebilen bir insan değilim. 

- Bunu fark ettim. Sana ilk tanıştığımız gün hobilerini sorduğumda şarkı söylemek demedin. Bu yüzden bu konuşmayı yalnız yapmak istedim. Gizem bak ben sadece bir defa birlikte şarkı söylemek istiyorum. 

- Bu mümkün değil. 

-Bak Gizem benim buraya gelmeden önceki hayatım müzik ve motordan ibaretti. O gün yanlarında söylediğin çocuklar var ya ben de onlar gibiydim. Sokakta şarkı söyleyip insanları gülümsetmeye çalışan bir insandım. Biliyorum beni tanımıyorsun bile ama sadece sormak istedim. 

- Burak inan bana benim sesimin güzel olduğunu bir tek ailem ve Gökhan biliyor. Dolayısıyla bir daha karşılaşır mıyız bilmiyorum ama bunun aramızda kalmasını istiyorum. 

- Gizem merak etme aramızda kalacak. Ama senden ricam eğer kararını değiştirirsen bana yazman. 

- Tamam düşüneceğim. Bu arada seni tanımak güzeldi. İstanbul'da umarım mutlu olursun. Bu arada babanla iki gün sonra toplantımız var. Babana selamlarımı iletirsen sevinirim. 

- İletirim. Kendine iyi bak. Bu arada Gökhan'a da iyi bak. O çocuk sana gerçekten değer veriyor. 

- Biliyorum. Umarım her şey gönlünce olur. 

Konuşmayı bitirdikten sonra doğruca terasa çıktım çünkü Gökhan beni orada bekliyordu. Açıkçası Gökhan hem mutlu hem de gergin gözüküyordu. Dolayısıyla hemen konuşmaya başladım. 

- Gökhan bak gerilmeni gerektirecek bir şey yokmuş değil mi?

- Gizem seninle şarkı söylemeyi kabul ediyorum. Ama bir şartım var. 

- Neymiş o şartın merak ettim.

- Benim seçtiğim şarkıyı söyleyeceğiz. 

- Tamam. Gökhan benim sana söylemem gereken bir şey var ama ne tepki vereceğinden korkuyorum. 

- Korkmana gerek yok. Söyle. 

- Biz buraya gelmeden önce bana mektuplar gelmeye başladı ve benim en sevdiğim şarkıdan okuduğum kitaba birçok not vardı. 

- Ne zamandır geliyor?

- İki üç hafta kadar. 

Bu söylediğim onu fazlasıyla sinirlendirmişti. Terasın demirlerine sinirle vurdu. Ardında derin bir nefes aldı ama bu onun sakinleşmesi için yeterli değildi. 

- Kimler biliyor?

- Sadece sen. 

- Gizem dönünce bütün notları görmek istiyorum. 

- Gökhan şimdi ikimizden başka kimse bilmesin olur mu?

- Gizem bana söylemek için neden bu kadar bekledin?

-Kendim bulabilirim sandım ama bulamadım. Kendimi çok kötü hissediyorum.

Ağlamaya başlamıştım. Bu kadar zamandır içimde tutmak yeterince zordu. Bir de Gökhan'ın verdiği bu tepki duygularımı tutamamama sebep olmuştu. Resmen hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. 

- Gizem ağlama. Sen güçlü bir kızsın. Bak bundan sonra hep yanındayım tamam mı?

- Gökhan ya sevdiklerime zarar verirse. 

Gökhan son lafım üzerine bana sıkıca sarıldı. Beni daha önce ağlarken hiç görmemişti ve bu onu korkutuyordu. 

- Gizem kimse öyle bir şey yapamaz. Güven bana. Şimdi elini yüzünü yıka. Kızlar seni böyle görmesin tamam mı?

- Tamam Gökhan. İyi ki varsın. 

- Asıl sen iyi ki varsın. Bu arada ağlamak sana hiç yakışmıyormuş. 

- Ağlamak kimseye yakışmaz. Bir de yarın atölyenin otobüsüyle değil Sinan Abinin arabasıyla döneceğiz kızlarla, istersen sen de gel.

- Tamam gelirim. Sen kendini toplayınca kızların yanına gideriz. Ama önce rahatlamak ve kendini toparlamak için biraz zaman ver kendine. Hem bu sırada ben de kafamı toparlarım. 

Gökhan'ın yanından ayrılıp lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalıştım. Gökhan'a söylemek beni rahatlatmıştı. Terasa çıkıp biraz daha hava aldıktan sonra Gökhan ile odalara dağıldık. Umarım her şey düzelecekti. 

Bir Gizemdir YaşamakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin