Çilingirci işini bitirdiğinde cebindeki son parasını adama uzattığında adamın dediği şeyle şaşırmıştı.
“Kağan bey ön ödeme yaptı ablacım.”Işıl kaşlarını çatarak iyice Kağan’a yük olduğunu düşünmeye başlamıştı ve itiraf etmek gerekirse bu durumu artık gururuna da yediremiyordu.
Bir şey demeden başıyla onaylayarak küçük evinin kapısını kapattı.
İlk iş günü için ne giyeceğini seçerken kırmızı elbisesine gözü takıldı. Babası Paris’e iş seyahati için gittiğinde bu elbiseyi alması için yalvarmıştı.
Altına ten rengi topukluluklarını giyip elinde olan tek vücut losyonunu da boyun kısmına sıktı.
Şimdiden Parfüm koleksiyonunu özlemişti.Taksiye verecek parası olmadığı için sokağın başındaki durağa yürüyüp otobüs beklemeye koyuldu. Bir yandan da navigasyonunu açmayı ihmal etmemişti.
Biraz daha parası olduğunda İzmir’i gezmeyi aklına yazdı.Uzun uğraşlar sonucu restuarantı bulduğunda kapıdaki güleryüzlü kız kendisine hoşgeldin demişti.
“Hoşbuldum.”
“Rezervasyonunuz var mı hanımefendi?”Işıl kahkaha atarken hala zengin durduğu için sevinmişti.
“Ben yeni garsonum. Adım ışıl.”
“Affedersin böyle görünce müşteri sandım.”
“Bunu iltifat olarak sayıyorum.”
“Ya da abartı?”
Işıl kıza göz devirerek yanından geçip gitti.İş görüşmesinde konuştuğu adam yanına geldiğinde adını çoktan unuttuğunu farketti.
Şimdiden çuvallamıştı.
“Merhaba ışıl hoşgeldin.”
“Merhaba efendim.”
“Beni zaten tanıyorsun o yüzden uzatmadan sana giyinme odasını göstereceğim. Kıyafetlerini giy ve hemen başla. Bu akşam büyük grubumuz var.”
“Büyük grup?”
“İzmirin en ünlü holdinginden yemeğe gelecekler ve sadece üst yöneticiler. O yüzden extra özen göstermeni istiyorum.”
Başıyla onayladı.
“Bana güvenebilirsiniz.”
Işıl bile kendine güvenmezken bu cümle baya komik olmuştu. Doğru düzgün tabak taşıyamazdı ve dengesinin iyi olduğu söylenemezdi.“Burada giyeceğin şey siyah etek ve beyaz gömlek. Renkli elbisenden hemen kurtul.”
Renkli elbise mi, sadece bu muydu? Bu elbise Servet değerinde diye bağırınmak istemişti.
Adam gittiğinde açılmamış poşet içindeki
kıyafetlere kusmak istemişti.
Denileni yapıp giydiğinde saçlarını eliyle düzeltip odadan çıktı.
Mutfağa gittiğinde şef olduğunu tahmin ettiği kadın eline iki tabak verdi.
“Masa 13. Hızlı ol!”
“Şey ben yeni işe başladım ve masa numaralarını henüz bilmiyorum...”
“Baksana bana.”
“Bakıyorum.”
Kadın duraksayıp kafasını kaldırdığında ışılı süzdü.
“Sence bu ne kadar umrumda?”
Işıl gülümsemeye çalışarak boğazını temizledi.
“Ah anlıyorum kendim bulabilirim.”Mutfaktan çıkıp büyük mekanla karşı karşıya geldiğinde gözlerini kısarak masa numaralarını okumaya çalıştı.
Altındaki siyah sitilettolar işini daha çok zorlaştırıyordu.
Masayı bulduğunda yüzündeki sahte gülümsemeyle iki sevgilinin yanına ilerledi.
“Siparişleriniz geldi...”
“Teşekkürler.”“Cenk bu çantayı alıyorum?”
“Güzel al aşkım.”
Işıl çocuğun umursamaz konuşmasına uyuz olarak kızın telefondan gösterdiği çantaya baktı. Chanel uzmanlık alanıydı.
“Şey bundansa şunu tavsiye ediyorum. Telefonunuzu alabilir miyim?”
Kadın şaşırarak kendisine baktığında ışıl sevimli gülümsemesiyle telefonu kaptı.
Özel koleksiyon kısmına girip en beğendiği çantasını kadına gösterdi.
“Baktığınız çantamı sadece özel günlerde kullanabiliyorum çok abartı geliyor ama bu her şeye gidiyor.”
Kadının ağzı açılırken ışıl çoktan masadan ayrıldı. Biraz daha oyalanırsa kendini izleyen
şef tarafından şutlanabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELVEDA SOSYETE!
Romantik1997 "Hadi Işıl seç birini." Onlarca misafir bir yaşındaki güzel bebeğe bakarken bu tatlı bebekse masanın üzerindeki nesneleri tanımak için uğraş veriyordu. Annesine göre bu tatlı kız tabikide steteskopu seçecekti. Ilerde başarılı bir doktor olup a...