49.Bölüm || GEÇ KALMAK

13.9K 939 1.2K
                                    


Heyyoo ben geldim.

Nasılsınız bakalım? Umarım çok iyisinizdir.

Bölüm sonunda buluşmak ve sohbet etmek dileğiyle.

Keyifli okumalar dilerim..

-

Bu bölüm geçtiğimiz bölümün devamı niteliğindedir.

-

Gözlerimi aralayıp hemen yanı başımda bir kedi yavrusu gibi uyuyan Belemir'e gülümseyerek baktım. Uyanır uyanmaz böyle bir manzarayla karşılaşmak hayatımdaki maksimum evreyi yaşadığımın en büyük kanıtıydı. 

Eğer bir adam her sabah gözlerini açar açmaz yanında âşık olduğu kadını buluyorsa bence o adam bu dünyanın en şanslı adamıdır.

Ve ben bu dünyanın en şanslı adamıydım.

Eğilip şakağına ufak bir öpücük kondurdum ve onu uyandırmamaya dikkat ederek yataktan kalkıp banyoya gittim ve işlerimi hallettim. Kısa bir duş aldım, tıraş oldum ve son olarak saçlarımı havluyla gelişigüzel kurulayıp giyinme odasına geçtim ve üzerimi giyindim. 

Bütün işlerim bittiğinde Belemir'in yanına gidip iki parmağımla yanağını okşadım. Ardından da kendimi zorlukla odadan dışarı bıraktım. Yoksa onu öpmekten kendimi geri alamayacak ve uyanmasına neden olacaktım. 

"Günaydın, kahvaltı hazır mı?"

Yardımcı kadın bana bakıp kafasını salladığında masaya kısa bir bakış attım.

"Zencefil çayı demler misiniz? Bir de çayın içine biraz bal ekleyin ve masadan beyaz ekmeği kaldırıp tam tahıllı ekmek ekleyin."

Belemir uyandığında muhtemelen midesi yanacaktı. Zencefil ona iyi gelirdi ama zencefil sevmediğini biliyordum. Bu yüzden içine bal koymalarını istemiştim çünkü bal sayesinde onu içeceğine emindim. Üstelik bal da midesine iyi gelirdi. Beyaz ekmeğe gelince ise bir çocuk gibi mızmızlanıp onu yemek için direteceğini çok iyi biliyordum bu yüzden direkt masadan kaldırılması midesi için en hayırlısıydı.

"Başka bir isteğiniz var mı Rüzgar Bey?"

Kafamı hayır anlamında sallayıp elime bir bardak su aldım ve yatak odasına doğru adımlamaya başladım. Belemir'i uyandırsam iyi olacaktı artık. Çay demlenene kadar o da bir duş alıp kendisine gelirdi.

"Rüzgar Bey, telefonunuz."

Merdivenlerin başına kadar geldiğimde evin giriş kapısı açıldı ve korumalardan birisi dün paramparça ettiğim telefonu bana doğru uzattı. Muhtemelen Gülşah hattımı şirketten aldırıp yeni bir telefona taktırmış ve bana yollatmıştı. 

"Teşekkürler."

Telefonu alıp cebime yerleştirdikten sonra kapıyı kapattım ve merdivenlere doğru bir adım attım ki gelen bağırış sesleriyle birlikte geri inip kapıyı tekrardan açtım.

"Ne oluyor burada?"

"Adamlarına söyle beni rahat bıraksınlar. Belemir'i görmeye geldim."

Okan Aksoy? Burada ne işi vardı bu adamın? Hangi cesaretle gelmişti bu kapıya? 

"Hemen geliyorum."

ADAYA DÜŞEN KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin