27.Bölüm || YANLIŞ

45.7K 2.8K 960
                                    

Deniz kabuklarının özenle yerleştirildiği kolyede parmak uçlarımı gezdirirken hafifçe gülümsedim. Bu kolyeyi hayatım boyunca boynumdan çıkarmayacaktım.

Çünkü bu kolye, ilk hediyem olmasının yanı sıra aşık olduğum adamdan gelmişti. Ve ben, tüm kalbimle inanıyordum ki bu kolye bundan sonrası için beni bütün kötülüklerden koruyan güçlü bir kalkan olacaktı.

Aynı Rüzgar gibi.

" Ufaklık kolyesini çok sevmiş sanırım. "

Yanağımda hissettiğim büyük öpücüğün ardından karnıma sarılan güçlü kollar, kendimi bir an için aşk filmi sahnesinde hissetmemi sağladığında ufaktan kıkırdadım.

Rüzgar ve ben bir filmde oynayacaktık.. Hem de aşk filminde. Düşüncesi bile komik ve imkansızdı.

" Evet kolyemi çok sevdim. Onu boynumdan hiç çıkarmayacağım. "

Elleri, sözlerimin hemen ardından karnıma daha sıkı bir baskı uyguladığında kafamı geriye doğru yatırıp göğsüne yasladım.

Şu an evin denize bakan camlarından birinin önündeydik. Birkaç dakika önce akşam yemeği yemiştik.

Üstelik Arzusuz.

Çünkü Rüzgar, olası bir kavgayı önlemek için Arzuya tepsi götürmüş ve odadan çıkmaması gerektiğini söylemişti.

Ben ise, Rüzgarın Arzuyla baş başa kaldığı birkaç saniye içerisinde bütün tırnaklarımı kemirmiş ve daha çok sinirlenmiştim. Kıskançlık, bütün damarlarımda dolanmış ve beni gittikçe çileden çıkartmıştı.

Delirmeme an meselesi kaldığında ise Rüzgar geri dönmüş ve dudaklarıma bütün duyularımı şaha kaldıran uzun bir öpücük bırakmıştı.

Ve sinirim saliseler içinde patlatılmış bir balon gibi sönerken birkaç saniye içinde sevimli ve aşık hallerime geri dönmüştüm. Hemen ardından da yemeğin tadını çıkarmaya başlamıştım.

Kısacası Yel bey, tek bir öpücüğüyle beni dize getirmişti. Korkmalı mıydım?

" Bugün fazlasıyla olaylı bir gündü."

Yorgun sesini işitmemle birlikte kafamı göğsünden ayırmadan yukarı doğru çevirdim ve yeşillerine ulaşmaya çalıştım.

" Arzunun saçlarını çektiğim ve tırnaklarımı ona batırdığım için hiç üzgün değilim. Ama sana vurmak istememiştim. Bunun için üzgünüm. "

Dudaklarımı büzüp vereceği tepkiyi beklemeye başladığımda beni hızlıca kendisine çevirdi.

" Ne.. Ne oluyor? "

Neden her defasında bu kadar ani hareket edip beni korkutuyordu ki ? İçimden sürekli, yanlış bir şey mi söyledim diye kendime kızıyordum.

" Sen ne olduğunu ve hatta birazdan ne olacağını benden daha iyi biliyorsun. "

Kaşlarından birisi alayla havalanırken beni sinir edecek bir şekilde sırıttı. Bununla eş zamanlı olarak ise benim kaşlarım çatıldı.

Bir an sonra alt dudağımda hafif bir baskı hissettim. Ve hemen ardından bedenine doğru hızla çekilip birkaç santim havaya kaldırıldım.

Bana, dudaklarımı büzmememi söylemişti. Ama ben tabii ki bunu ciddiye almıyordum. Ve almayacaktım da.

Çünkü beni öpmesini en az bende onun kadar istiyordum ve elimde böylesine güçlü bir silah varken bunu neden kullanmayayım ?

ADAYA DÜŞEN KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin