"Biraz yüzmeye ne dersin?"
Kaşlarımdan biri yavaşça havalanırken bakışlarımı hiç de normal sayılmayacak bir şekilde ufaklığa doğru çevirdim.
"Ciddi misin? Bunu isteyeceğini hiç düşünmemiştim."
Güzel gözlü kız, gülümseyerek yatmakta olduğu minderden doğruldu ve üzerindeki battaniyeyi kenara doğru attı.
"Havalar soğudu. Muhtemelen en fazla bir hafta daha suya girebileceğiz. Bu yüzden hiç değilse gitmeden önce yüzmek adına bir şeyler öğrenebileyim."
Doğramakta olduğum salatalık, duyduklarımla eş zamanlı olarak elimden kayıp tezgaha düştüğünde küçük bir küfür savurdum.
Ufaklık gitmekten her bahsettiğinde neden içimde anlam veremediğim bir sızı oluşuyordu? Neden bu cümleyi her duyduğumda sinirlerim tepeme çıkıyordu?
Kendime sorduğum sorulardan yorulmuştum.. Hem de çok yorulmuştum. Ama beni asıl yoran şey bütün bu soruların cevabının ne olduğunu bulamamaktı..
"İyi misin sen?"
Ellerimi mermere yaslayıp birkaç saniye nefes aldım.
Sakın.
Sakın hayvanlık yapma oğlum. Sakın onu üzecek bir şey söyleme. Adını bir türlü koyamadığın keskin duygularına hakim olamamanın hıncını sakın o kızdan çıkarma.
Konuyu değiştir. Evet konuyu değiştir.
"Sence de çok fazla uyumuyor musun?" Gözlerim yavaşça duvardaki saate kaydı. "Dün geceden itibaren yaklaşık on dört saattir uyuyorsun."
Güzel gözlü kız dudağının kenarını ısırdı ve ardından yavaşça ayağa kalkıp koltuğun üzerinde duran hırkamı üzerine geçirdi.
" İnsomnia. Bunu hiç duydun mu ? "
İnsomnia..
Evet bunu duymuştum. İnsomnia bir uyku hastalığıydı. Bu hastalığa sahip olan bireyler uykuya dalmak için oldukça fazla zaman sarfederler, uykuya dalmayı başarsalar bile gecenin ilerleyen saatlerinde kısa periyotlar halinde uyanıp, tekrar uykuya dalmakta güçlük çekerlerdi.
Kafamı yavaşça salladım. Ama bir gariplik vardı. Ufaklık bunu bana neden soruyordu ki?
"Ben hayatımda ilk kez buraya geldiğim gece tam anlamıyla uyudum. Ben buraya gelene kadar tek bir gece bile kesintisiz bir uyku çekmedim."
Ellerimi yavaşça mermerden çektim ve vücudumu ona doğru döndürdüm.
Şaşırmıştım. Hem de oldukça fazla. O, kollarımda saniyeler içerisinde uykuya dalan ve elinden gelse her an uyuyabilecek potansiyelde biriydi. Bu.. bu nasıl olurdu? Bunun kesinlikle mantıklı bir açıklaması olmalıydı.
"Stres, depresyon, bunalım, çevre. Sen adını ne koyarsan koy. Doktorlar genel olarak bunların sebep olduğunu söylüyor."
Yanıma doğru birkaç küçük adım attı. Mantıklı düşünemiyordum. Bu.. bu çok saçmaydı.
"Buraya geldiğimden beri uyuyabiliyorum. Evet doğru duydun. Ben seninle uyuyabiliyorum. Buna sebep olan şey belki kokun belki hissettirdiğin huzur ya da belki de verdiğin güvendir."
Uzattığı ellerinden birisiyle avucumu kavradı.
"Bunun sebebini bende tam anlamıyla çözemiyorum. Bilemiyorum. Gerçekten bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki o da sürekli uyumak istediğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADAYA DÜŞEN KIZ
Teen Fiction"Ne demek gemi batıyor?" diye çemkirdi genç kız geminin kaptanına karşı. Bu kadar mı basitti bir geminin batması? Bu ahmak adam utanmadan karşısına geçip nasıl böyle bir şey söyleyebilirdi? Genç kız kısa bir süre kaptanın yüzüne haince baktıktan s...