Rüzgar, haykırırcasına kurmuş olduğu cümleden sonra odanın kapısına doğru ilerlemeye başladığında derin bir nefes bıraktım.
İki seçeneğim vardı.
Birincisi Rüzgar'ı durduracak ve olası bir cinayeti engelleyecektim.
İkincisi ise hiçbir şey yapmayacak ve o cinayetin gerçekleşmesini izleyecektim.
Ama sanırım bütün insanlığın iyiliği için seçimimi ilkinden yana kullanmalıydım. Evet, kesinlikle öyle yapmalıydım.
"Rüzgar dur lütfen."
Rüzgar'a doğru hızlı adımlarla ilerleyip önüne geçtiğimde bana üstten bir bakış attı ve kollarını omuzlarıma yerleştirip kenara çekilmemi sağladı.
"Seni ezmemi istemiyorsan kenarda dur ufaklık."
Kaşlarım işittiklerim ile eş zamanlı olarak sinirle çatılırken, ayak parmak ucumda yükselip işaret parmağımı Rüzgar'ın tam gözünün önünde sallamaya başladım.
"Senin o tehditlerin bana sökmez Rüzgar Bey." Tekrardan önüne geçip ellerimi göğsüne yasladım. "Haydi, ez şimdi beni ezebiliyorsan."
Birkaç saniye öylece baktı. Ardından ise dudakları yukarı doğru hafifçe kıvrılırken ellerini belime sarıp geri geri gitmeye başladı. Ve birkaç saniye sonra da masasına yaslanıp elini arkasına doğru uzattı ve tahminimce bir tuşa bastı.
Saniyeler içinde oda da yankılanan ufak kilit sesi bakışlarımın hızlıca etrafımda gezinmesine neden olurken sinirli bir nefes bıraktım.
"Ne.. Ne yaptın sen?"
Bana cevap vermeden arkada duran elini tekrardan belime yerleştirip bir an da yerlerimizin değişmesini sağladığında ufak bir çığlık bıraktım dudaklarım arasından.
Şimdi, ben masaya yaslanmıştım ve oda üzerime eğilmişti.
"Sadece kapıyı kilitledim. Sakin ol."
Yutkunarak kafamı sallarken bakışları yavaşça dudaklarıma indi. Ardından da bedenimi kaldırdığı gibi masaya oturttu.
"Az önce bana diklendin ya güzelim.." Bakışları tekrardan gözlerime çıktı. "İşte buna bayıldım."
Cümlesi bittiği an dudaklarını dudaklarımla buluşturup bedenimi hafifçe geri yatırdığında ellerim hırsla saçlarına dolandı.
Bütün bu korku dolu anları bana bunun için yaşatmış olsa da şu an için ona kızabilecek durumda değildim çünkü o beni her öptüğünde ortamdan soyutlanıyor ve yaşanılan her şeyi unutuyordum.
"Seninle olabilmek bu dünyanın en güzel şeyi."
Dudaklarını dudaklarımdan ayırırken kurmuş olduğu cümlesiyle birlikte hafifçe sırıttığımda dudakları bu sefer de boynumu bulmuştu.
"Rüzgar Saygıner. Çok güzelmiş."
Fısıltımla birlikte boynumda duraksayan dudakları bir an sonra öpücüklerine devam ederek yüzüme çıktı ve gözlerime bakarak mırıldandı.
"Güzel olan ne?"
Ellerimi saçlarından yanaklarına doğru kaydırdım. Senin güzel olmayan bir yönün mü var Yel Bey?
"Soyadın diyorum, çok güzelmiş."
Yüzüne büyük bir gülümseme yayılırken ellerinden birisini yanağıma çıkarıp narince okşadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADAYA DÜŞEN KIZ
Teen Fiction"Ne demek gemi batıyor?" diye çemkirdi genç kız geminin kaptanına karşı. Bu kadar mı basitti bir geminin batması? Bu ahmak adam utanmadan karşısına geçip nasıl böyle bir şey söyleyebilirdi? Genç kız kısa bir süre kaptanın yüzüne haince baktıktan s...