Güzel gözlü kız fısıltısından sonra ellerini yavaşça omzumdan çekti ve arkasını dönüp hiçbir şey olmamış gibi kahvaltı hazırlamaya devam etti.
Ona cevap vermemiştim. Çünkü bu küçük kız çocuğu sandığımdan daha cesurdu.
Kurduğum cümlelerle onu kırmayı ve bu sayede benden uzak durmasını hedeflemeye çalıştıkça o daha da dibime giriyordu sanki.
Kendi aptallığında boğulacaktı.
"Yumurtanı nasıl istersin?"
Buzdolabından çıkardığı iki adet yumurtayı sevinçle sallayan ve ışıl ışıl gözleriyle bana bakan ufaklığa kaşlarımı çattım.
" Ben yumurta yemem. "
Güzel gözlü kız hayal kırıklığıyla yüzüme baktıktan sonra yumurtaları geri bıraktı.
" Ama burda bir sürü yumurta var. "
Gözlerimi devirerek tezgaha yaslandım. Onu izlemek güzeldi. Saçmalayan güzel gözlü aptal bir ufaklık. Ona uyan bir sürü sıfat vardı ve bunlar şu an için en iyileriydi.
"Yani?"
Tek kaşımı kaldırdım.
"Dolapta yumurta olması yumurta yediğim anlamına mı geliyor?"
Sinirli yeşillerini bana çevirdi.
" Evet. Kullanmayacaksan neden alıyorsun ? "
Tezgaha yaslanmayı bırakarak yavaşça yürümeye başladım. Muhtemelen şu an korkudan ölüyordu ama çaktırmamaya çalışıyordu. Aklı sıra benden korkmadığını belli edecekti.
Çok geç olmadan dudaklarını kemirmeye başladığında gülmemek için dişlerimi sıktım ve aramızda birkaç santim kala durdum.
"Bu dolapta ki hiçbir şeyi ben almıyorum. Gelip yerleştiriyorlar ve geri dönüyorlar. Ve sen ufaklık. Beni sorgulamaktan vazgeç artık."
Sözlerimin hemen ardından yavaşça yutkundu. Yeşilleri ise nerede duracağına bir türlü karar veremedi. Allah kahretsin çok güzeldi.
Onu da kendimi de daha fazla zorlamamalıydım.
" Dışarıda işlerim var. Masayı hazırlayınca beni çağır. "
Sözlerimi bitirdikten sonra cevap vermesini beklemeden hızla dışarı attım kendimi. Yoksa o küçük kırmızı dudaklarını ele geçirmemi kimse engelleyemeyecekti.
~
Sinir bozucu yakışıklı hödük. Sürekli beni kırmaya yönelik cümleler kuruyordu. Halbuki sabah ilk uyandığında ne kadarda tatlıydı.
Tüpün üstüne koyduğum tavayı yağladıktan sonra soyduğum patatesleri üzerine bıraktım. Bu esnada içimdeki küfürleri de sıralamayı ihmal etmiyordum.
Durup durup üstüme yürüyordu. Eminim adadaki ayılarla yan yana gelse bu daha ayı çıkardı.
Söylediklerim sırıtmama neden olurken göz ucuyla patateslere baktım.
Evde sadece iki tane tüp olduğu için çay ve patates yapacaktım. Pis hödük bununla idare etmek zorundaydı. Beğenmiyorsa gelip kendisi yapardı.
Yüzümü buruşturup tezgahın üstendeki önceden doğradığım salatalık ve domateslere uzandım. Ardından masaya yerleştirdim. Daha sonra peynir tabağını ve reçelleri bir bir dizdim. Zeytin, salam ve kaymağı da yerleştirdikten sonra geri çekilerek eksik var mı diye baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADAYA DÜŞEN KIZ
Teen Fiction"Ne demek gemi batıyor?" diye çemkirdi genç kız geminin kaptanına karşı. Bu kadar mı basitti bir geminin batması? Bu ahmak adam utanmadan karşısına geçip nasıl böyle bir şey söyleyebilirdi? Genç kız kısa bir süre kaptanın yüzüne haince baktıktan s...