"Yedim seni Koray."
Ellerim Koray'ın avuçları içerisinde şaşkın bakışlarla Koray'a bakarken Rüzgar'ın vermiş olduğu tepkiyle birlikte hızlıca silkelendim ve ellerimi bir saniye daha beklemeden Koray'ın avuçları arasından çektim.
"Kalk ulan ayağa!"
Rüzgar, yaslandığı yerden ayrılıp Koray'ı ensesinden tuttuğu gibi havaya kaldırdığında ellerim hızlıca ağzımın üzerine kapandı.
İnanamıyordum. Bu bir şaka mıydı? Yoksa kabus mu?
Az önce burada tam olarak ne yaşanmıştı?
Daha da doğrusu hangi cesaretle yaşanmıştı?
Ama en önemli soru da şuydu ki,
Koray'ın cesedini buradan kim toplayacaktı?
"Sen kim oluyorsun da benim sevgilime evlenme teklifi ediyorsun? Öldürmez miyim lan ben seni şimdi!"
Koray'ın gözleri, duyduklarıyla birlikte fal taşı gibi açılırken ellerini bana doğru uzatıp tutunmaya çalıştı. Oldukça korkmuş görünüyordu.
"Azıcık vicdanın varsa kurtar beni bunun ellerinden."
Girdiğim şoktan Koray'ın yalvaran sesiyle birlikte çıkarken ellerimi ağzımdan ayırdım ve telaşla konuşmaya başladım.
"Ben.. Ben ne yapabilirim ki?"
Çaresizce Koray'a bakmaya başladığımda Rüzgar Koray'ın ensesine nasıl bir baskı uyguladıysa Koray dudaklarından acı bir inleme bıraktı.
Bir şeyler yapmalıydım. Kesinlikle bir şeyler yapmalıydım. Çocuk acı içinde kıvranırken böylece duramazdım.
"Rüzgar yapma lütfen."
Rüzgar'a doğru bir adım attığımda boştaki elini bana doğru uzatıp daha fazla yaklaşmama engel oldu.
"Eğer ben Korayı döverken araya girmeye çalışıp bedenine en ufacık bir darbe dahi alırsan Korayı daha çok döverim. Anlaşıldı mı?"
Rüzgar'ın sözleriyle birlikte olduğum yerde kalakalırken sinirle gözlerimi kapattım. Ne yapacaktım ben şimdi? Yanlarına bile yaklaşamıyordum. Elimden hiçbir şey gelmiyordu.
"Rüzgar Bey içeceklerinizi getirdim."
Adının yaklaşık on beş dakika önce Gülşah olduğunu öğrendiğim sekreter elindeki tepsiyle birlikte içeri girdiğinde derin bir nefes verdim.
Çünkü Rüzgar Gülşah'a doğru döndüğü sırada Koray bu boşluğu yakalayıp hızlıca Rüzgar'ın ellerinden kurtulmuştu.
Ama bir sorun vardı.
Bu çocuk neden benim arkama geçmişti?
"Allah'ına kurban olayım kurtar beni. Gülşah çıktığı an abim beni paketleyecek. Yemin ederim bundan sonra dünya ahiret kız kardeşimsin. En büyük dostumsun. Yengelerin bir tanesi. Yap bir güzellik hem bak benim sevgilim var. Asansörde gördüğün kız, Ece. İşte o benim sevgilim."
Koray'ın, elleriyle iki kolumdan sıkıca tutarken panikleyerek kurmuş olduğu cümlelerine hafifçe kıkırdadım.
Rüzgar'ın ona bir zarar vermesini istemiyordum. Üstelik doğru söylediğine emindim. Evlenme teklifi etmesi de emindim ki şakaydı. Zaten onun eğlenceli bir kişiliğe sahip olduğunu asansörde de fark etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADAYA DÜŞEN KIZ
Teen Fiction"Ne demek gemi batıyor?" diye çemkirdi genç kız geminin kaptanına karşı. Bu kadar mı basitti bir geminin batması? Bu ahmak adam utanmadan karşısına geçip nasıl böyle bir şey söyleyebilirdi? Genç kız kısa bir süre kaptanın yüzüne haince baktıktan s...