25.Bölüm || KIZMAK

45.7K 3.1K 989
                                    

Bazen yürüdüğümüz kısacık bir yol, bize kilometrelerce uzaktaymış gibi gelebilirdi. Yani aynı şuan da olduğu gibi.

Arzuya kurmuş olduğum son cümleden sonra kendimi hızla evden dışarı bırakmış ve ufaklığı bulabileceğimi düşündüğüm gölete doğru adımlamaya başlamıştım.

Ama sanki yol gittikçe uzuyor ve ben bir türlü güzel gözlü kızıma ulaşamıyordum.

Üstelik onu gölette bulamayabilirdim. Bu yüzden tedirgin ve huzursuzdum. Çünkü orada da yoksa ona ulaşmam çok daha fazla zaman alacaktı.

Aynı zamanda bütün bunlara ilave olarak panikliyordum da. Çünkü onu görmek istemediğim bir halde bulmaktan ölesiye korkuyordum.

Ya kendisine zarar verdiyse? Ya başına bir şey geldiyse?

Ahhhh kafayı yiyecektim. Neredesin ufaklık?

Adımlarımı bir tık daha hızlandırıp üşüyen ellerimi hırkamın cebine soktum. Hemen ardından da gölete doğru dönen son patikaya girdim.

Birkaç saniye sonra ise ufaklığa yapmış olduğum kolyeyi avucum arasında sıkarak güç almaya çalıştım ve kafamı yavaşça yerden kaldırdım.

Ve saniyeler içinde görüş alanıma giren ufaklık, derin bir soluk vermeme neden olurken duyduğum cümleyle birlikte gülmemek için kendimi zorladım.

" Allah'ın cezası yılan seni. "

Eline almış olduğu taşları son sürat suya fırlatırken söylenmeyi de ihmal etmiyordu. Ve bu da gösteriyordu ki siniri hala geçmemişti.

" Güzelim. "

Ufaklık, işittiği ses ile birlikte ilk önce kalakaldı. Hemen ardından ise buz gibi bakışlarını yavaşça bana doğru döndürüp elindeki taşlardan birisini hızla omzuma fırlattı.

" Ne yapıyorsun sen? "

Kaşlarım yavaşça çatıldı. Ben ne yapmıştım?

Üstelik hala öyle sinirli ve katil gibi bakıyordu ki onu tanımasam gerçekten psikopat olduğunu düşünebilirdim.

" Şeytan taşlıyorum. "

Kaşlarım, duyduğum cümleyle birlikte otomatikman gevşerken kahkaha atarak kafamı geriye doğru yatırdım. Demek şeytan taşlıyordu. Ufak kız çocuğu.

" Ne gülüyorsun öyle? Gülmesene!"

Onu daha fazla sinirlendirmesem iyi olacaktı aksi taktirde her an kafamı yarabilirdi. Düşüncelerim doğrultusunda kahkahamı zorlukla durdurdum ve yanına doğru adımladım.

" Tamam gülmüyorum. "

Birkaç saniye duraksadım ve söyleyeceklerimi en kısa yoldan toparlamaya çalıştım.

" Arzuyu gördüm. "

Bakışları, birkaç saniyeliğine benden uzaklaştı. Hemen ardından ise çok daha büyük bir şiddetle geri döndü.

" İyi yaptım. Az bile yaptım. Bir daha olsa yine yaparım. Ne o kızdın mı yoksa? Ya da sen neden kızıyormuşsun ki? Kızması gereken benim. Sen gecenin bir vakti banyoda ne yapıyordun? Cevap ver bana ne yapıyordun? "

Hiç durmaksızın kurduğu cümleler nefes nefese kalmasını sağlasa da bir an bile oyalanmadan yanıma doğru geldi ve elleriyle hızla göğsüme vurmaya başladı.

ADAYA DÜŞEN KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin