Keyifli okumalar dilerim...
-
Rüzgar'ın gözlerimin içine bakarak kurduğu cümlesinden sonra bütün bedenimi büyük bir ürperti esir aldı. Sanki şiddetle yağan karın altında çırılçıplak kalmış küçük bir kız çocuğuydum.
Bedenim durmaksızın titriyor, ellerim ise vücudumun hangi bölgesinde sabitleneceğine karar veremiyordu.
Sahiden.. Sahiden bunu ister miydi? Buraya o kadınla değil de benimle gelmeyi, burada benimle birlikte olmayı gerçekten ister miydi?
"Ufaklık, sen de ister miydin bunu?"
Rüzgar, yanıt beklercesine sorduğu sorunun üzerine sırtını yaslamış olduğu ağaçtan ayırdı ve bana doğru ağır bir adım attı.
Kendimde konuşacak gücü hissedemiyordum. Sanki biri ağzıma koskocaman bir kilit vurmuştu. Sanki biri beni susturmuştu.
"Ya da boşversene. Zaten geçmişi değiştiremeyiz."
Evet geçmişi değiştiremezdik ama gelecek için bir şeyler yapabilirdik. Bunu ikimiz de istersek başarabilirdik.
Sadece tek bir kez. Tek bir kez gözlerimin içine bakıp buradan gitmemi istemediğini söylese gitmezdim. Onu bırakmazdım. Bırakamazdım.
Kendime de ona da bunu yapmazdım. Beni onsuz onu da bensiz bırakmazdım.
"Güzelim, beni korkutuyorsun."
Uzun süreli cevap vermeyişim Rüzgar'ın bana olan bakışlarını tedirginleştirdiğinde ellerimden birisiyle yüzümü sıvazladım ve derin bir nefes bıraktım.
Artık kendime gelmeliydim. Kendime gelmeli ve o büyülü düşüncelerimden vazgeçmeliydim.
Çünkü hayal ettiklerimin hiçbirisi gerçekleşmeyecekti. Rüzgar asla karşıma geçip burada kalmamı istemeyecekti. Asla onunla burada olmam gerektiğini söylemeyecekti. Asla.
"Güzel bir cümle duyduğum için ölmem. Merak etme."
Gülerek kurduğum cümle eş zamanlı olarak onu da gülümsettiğinde içimde huzurlu bir kıpırtı oluştu.
Gülüşünü seviyordum. Hatta onu güldüren sebep ben olduğumda sanki çok büyük bir ödüle layık görülecekmişim gibi hissediyordum.
Acaba kafayı mı yiyordum?
"Bir an için konuşma yetini kaybettiğini sandım. Çünkü senin için bu kadar sessizlik imkansız."
Kaşlarım yavaşça çatılırken ayağa doğru kalktım ve tam karşısına geçtim.
"Emin ol istersem öyle bir susarım ki bana konuşmam için yalvarırsın."
Meydan okurcasına kurduğum cümlenin üzerine Rüzgar'ın dudağı yukarı doğru kıvrıldı.
"Anlaştık. Eğer ben sana yalvarmadan konuşursan ki olacak olanda bu, o zaman senden istediğim bir şey olacak. Sen de bunu yapacaksın."
Onu, kafamla onayladığımda hafif bir kahkaha attı.
"Sana en fazla iki saat veriyorum. İki saat sonra konuşmaya başlamazsan seni hiç tanımamışım demektir."
Beni sinirlendirmesine izin vermeyecektim. Beni sinirlendirip konuşturmasına ise hiç izin vermeyecektim. Bu yüzden ona alaycı bir bakış attım ve eve doğru yürümeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADAYA DÜŞEN KIZ
Teen Fiction"Ne demek gemi batıyor?" diye çemkirdi genç kız geminin kaptanına karşı. Bu kadar mı basitti bir geminin batması? Bu ahmak adam utanmadan karşısına geçip nasıl böyle bir şey söyleyebilirdi? Genç kız kısa bir süre kaptanın yüzüne haince baktıktan s...