Heyyoo ben geldim.
Nasılsınız bakalım? Umarım çok iyisinizdir.
Bölüm sonunda buluşmak ve sohbet etmek dileğiyle.
Keyifli okumalar dilerim..
-
Bu bölüm geçtiğimiz bölümün devamı niteliğindedir.
-
"Ben.. Ben artık gitmek istiyorum."
Titreyen ellerimle birlikte çantamın kulpuna uzandığımda sadece birkaç saniye önce annem olduğuna beni inandırmayı başaran kadın çantasından çıkardığı bir kağıt parçasını hızlıca bana doğru uzattı.
"Bak canım burada benim numaram yazıyor. Eğer aklında bir soru işareti kaldıysa ya da benimle paylaşmak istediğin bir durum olursa lütfen beni aramak için çekinme. Ben artık koşullar ne olursa olsun senin yanında olacağım. Sen yeter ki ara."
Kadının elindeki kâğıt parçasını aldığım gibi çantama sokuşturdum ve ayağa kalkıp seri adımlarla çıkışa doğru ilerlemeye başladım. Annemin yüzüne son bir kez olsun bakmaya cesaret edememiştim.
O kadar korkuyordum ki. Başıma geleceklerden, doğru ve yanlışı ayırt edememekten ve en çok da sonunda en çok kırılan kişi olmaktan.
"Rüzgar.. Rüzgar'ı aramalıyım."
Fısıltımla birlikte daha kafenin çıkış kapısına ulaşamadan hızlıca telefonumu çantamdan çıkardım. Şu an ihtiyacım olan tek şey Rüzgardı. Ona sımsıkı sarılıp tüm gün öylece kalmak istiyordum. Bildiğim her şeyi onunla paylaşmak ve biraz da olsa yükümü hafifletmek istiyordum. Çünkü biliyordum ki hafiflerdi. Biliyordum ki Rüzgar yanımda olduğu sürece her şey daha kolay atlatılırdı.
"Belemir Hanım bir problem mi var?"
Şoför kan ter içinde kalmış halimden olsa gerek panikle beni incelerken kafamı ona doğru çevirdim.
"Bir problem yok. Gidelim haydi."
Şoför sözlerimden hemen sonra binmem için arabanın kapısını açtığında hızlıca arka koltuğa yerleştim ve bir saniye daha oyalanmadan Rüzgar'ı aradım. Ardından da belli bir süre kendimi dizginlemeye çalışarak açmasını bekledim. Ancak telefonun arama sesi uzadıkça sabırsızlığım da artmaya başlamıştı. Bu, bacaklarımın titremesi ve dudaklarımı dişlememden oldukça açıktı. Üstelik Rüzgar bir türlü açmıyordu ve iyiden iyiye delirmeye başlamıştım.
Son bir kez daha telefonu kulağıma götürdüm ve artık akmak için sabırsızlanan göz yaşlarımdan birisini özgür bıraktım. Rüzgar ise yine açmamıştı. Ve bu da demek oluyordu ki kesin Koray ile kötü bir şey olmuştu. Çünkü Rüzgar asla ikinci kez çalmasına bile müsaade etmeden açardı benim telefonumu.
"Allah kahretsin neden açmıyor?"
Sinirle telefonun ekranına vurup kafamı kaldırdığımda şoförün dikiz aynasından bana baktığını gördüm. Muhtemelen berbat gözüküyordum ve şu an deli olduğumu falan düşünüyordu.
"İsterseniz Gülşah Hanımı arayıp bilgi alın Belemir Hanım."
Şoför bu huysuzluğumun sebebini ben daha anlatmadan anlayıp bir de çözüm önerisi sunduğunda sinirle güldüm. Resmen akıl sağlığımı kaybetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADAYA DÜŞEN KIZ
Teen Fiction"Ne demek gemi batıyor?" diye çemkirdi genç kız geminin kaptanına karşı. Bu kadar mı basitti bir geminin batması? Bu ahmak adam utanmadan karşısına geçip nasıl böyle bir şey söyleyebilirdi? Genç kız kısa bir süre kaptanın yüzüne haince baktıktan s...