Bazen bir film ya da dizi sahnesi izlerken yaşanılan klişe olaylara gözlerimi devirerek bakar ve bütün bunların sadece hayal ürünü olup gerçekte yaşanmasının pekte mümkün olmayacağını savunurdum.
Ama az kalsın birkaç dakika önce bende aynı böylesi bir durumun kurbanı olmak üzereydim.
Tam kapıyı açıyorum ve pat!
Karşımda Arzuyla Rüzgar sarılıyor.
Aslında bu olay tam olarak bu şekilde gerçekleşmemişti.
Rüzgar beni salonda bırakıp dışarı çıktıktan sonra birkaç saniye üzgünce etrafıma bakmış ve nerede yanlış yaptığımı düşünmüştüm.
Sürekli bir yerden patlak veriyor ve hiç olmadık anlarda birbirimizden uzaklaşıyorduk. Ve bu beni artık aşırı derecede sinirlendirmeye başlamıştı.
Çünkü bir sorun varsa eğer bunu konuşarak halledebilirdik. Sorunlarımızı birbirimizden kaçarak halletmemize gerek yoktu.
Ve bunu artık Rüzgarda öğrenmeliydi.
Kendimce yaptığım düşünceler doğrultusunda Rüzgarın yanına gitmeyi ve ona sorunlarımızı halletmek için konuşmamız gerektiğini söylemeye karar vermiştim.
Hem böylece ayrı ayrı düşünüp kendi kafamızda yersiz kuruntulara sebebiyet vermezdik.
Ama her ne hikmetse ben tam koltuktan kalkmaya yeltendiğim sırada Arzu yatak odasından çıkmış ve benimle göz teması kurmaya tenezzül dahi etmeden hızlıca evden dışarı çıkmıştı.
Ve bu da demek oluyordu ki Arzu az önce burada yaşanılan her şeyi görmüş ve hazır fırsatını yakalamışken Rüzgarın yanına gidip onu tekrardan elde edebileceğini düşünmüştü.
Ama atladığı bir şey vardı.
Ben buna izin verir miydim?
Asla.
Hızlıca yerimden kalkmış ve zamanın en büyük icadı olan kapı deliğine gözlerimi yapıştırıp dışarıyı seyretmeye koyulmuştum.
Tam da tahmin ettiğim gibi Rüzgar hiç de hoş olmayacak bir bakışla Arzuya bakıyordu. Onu görmek istemediği ve ondan tiksindiği ise her halinden belliydi.
Yel bey, bu hareketiyle birlikte benden artı bir puan kazanırken evin kapısını ses çıkarmamaya özen göstererek yavaşça aralamış ve konuşulanları duymak için pür dikkat kesilmiştim.
Arzu, beni fazla bekletmeden birkaç saniye içinde yayık yayık konuşmaya başladığında ise Rüzgar sinirli bir nefes alıp 'bu kadın yine ne saçmalıyor' dermiş gibi yeşillerini gökyüzüne çevirmişti. Ve hemen ardından da şimşek gibi çakan bakışlarını tekrardan Arzuya döndürmüştü.
Ben gördüklerimle birlikte hafifçe sırıtıp Yel beye ikinci puanını verirken Arzu Rüzgara doğru bir adım atmış ve kurmuş olduğu uzun ve boş cümlesinin hemen ardından kollarını Rüzgarın boynuna sarmıştı.
Yüzümdeki hafif sırıtış saniyeler içinde yok olurken ellerim sinirle yumruk şekline gelmişti. Rüzgar ise şok olmuş gibi gözlerini açmış ve öylece kalakalmıştı.
Sinir bütün beynimde tur atmaya başladığında Rüzgarı öldüreceğime yemin etmiştim. Bu kadının ona sarılmasına hala daha nasıl izin verebiliyordu? Neden itmiyordu onu?
Birkaç saniye hiç sesimi çıkarmadan Rüzgarın bir tepki vermesini bekledim. Ama sanırım daha fazla dayanamayacaktım.
Tam kendimi Arzuyu parçalamak için dışarı bırakıyordum ki Arzunun ağzından çıkan ' Seni seviyorum. ' cümlesi bütün vücudumun donup kalmasına neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADAYA DÜŞEN KIZ
Teen Fiction"Ne demek gemi batıyor?" diye çemkirdi genç kız geminin kaptanına karşı. Bu kadar mı basitti bir geminin batması? Bu ahmak adam utanmadan karşısına geçip nasıl böyle bir şey söyleyebilirdi? Genç kız kısa bir süre kaptanın yüzüne haince baktıktan s...