Keyifli okumalar dilerim...
-
Ellerimdeki çiçeği usulca toprağın üzerine yerleştirirken gözlerimin doluşuna engel olamadan hemen yan tarafımda duran mermere oturdum. Annemi sandığımdan fazla özlemiştim. Hem de çok fazla. Ve bu, hiç olmadığı kadar ağlama isteği uyandırıyordu.
"Belemir."
Bakışlarım, Rüzgar'ın garip ses tonuyla birlikte ona doğru kaydığında yüzündeki tuhaf ifadeyi görmem, içimdeki ağlama isteğinin yerini endişeye bırakmıştı. Yüzü ne olmuştu da bir an da böyle bir ifadeye bürünmüştü ki?
"Rüzgar, iyi misin? Neden öyle bakıyorsun?"
Rüzgar, sözlerimin hemen ardından ben de olan bakışlarını mezar taşına doğru kaydırdı ve hemen ardından da ellerinden birisiyle mezar taşını işaret etti.
"Ayla Boran... Bu ne demek oluyor?"
Bakışlarım kısacık bir an için mezar taşına değdi. Sonrasında ise içime yerleşen rahatlama ile birlikte tekrardan Rüzgar'a doğru döndü.
"Ayla Boran, annem. Sanırım verdiğin bu tepkinin kaynağı soy ad uyuşmazlığı."
İçimden beni onaylaması için yalvarırken bakışlarından görmüş olduğum izlenimle sözcüklerime devam ettim. Aksi taktirde bu işin sonu kötüye gidebilirdi.
"Annem ve babam resmi olarak evlenmemişler. Bu yüzden soy ad farklılığı var."
Sözlerimden hemen sonra Rüzgar'ın yüzündeki garip ifade yerini normal bir hale bırakırken bu olayın onun tahmin edemeyeceği kadar anlaşılmaz olmadığını biliyordum. Sanırım kafasından çok başka şeyler geçmişti. Ya da bildiği başka bir şey vardı.
"Benim bilmediğim bir şey yok değil mi?"
Dudakları yukarı doğru kıvrılırken yanıma doğru gelip saçlarıma küçük bir öpücük bıraktı.
"Hayır. Sanırım birkaç gündür Korayla olmak dengemi bozdu. Onun gibi algılayamamaya başladım. Ve şimdi düşünüyorum da bu hiç iyi değil."
Dudaklarım arasından ufak bir kıkırtı kaçtığında elleriyle saçlarımı karıştırdı. Sanırım bu hareketiyle onunla uğraşmamam gerektiğini belirtmeye çalışmıştı.
"Haydi seni annemle tanıştırayım."
Kurmuş olduğum cümlemden hemen sonra mezara doğru döndüğümde Rüzgar yavaşça arkama oturdu ve çenesini omzuma yaslayıp ellerini sıkıca belime sardı.
Bu, yıllar sonra başıma gelen bir başka ilkti.
Ben, her zaman ki gibi mezar başındaydım ancak bu kez sırtımı yaslayabileceğim biri vardı. Yani tarifsiz duygularıma bir yenisi daha ekleniyordu ve ben buna alışmanın sonumu getirmesinden ölesiye korkuyordum.
"Anne, bak bu Rüzgar. Lütfen hemen öyle korkutucu gözüktüğüne bakma. Aslında çok iyi birisidir."
Rüzgar sözlerimden sonra geri çekilip bedenimi kendisine doğru döndürdüğünde yüz ifadesine gülmemek için kendimi zor tutmuştum.
"Demek ben korkutucu gözüküyorum?"
Dudaklarım alayla kıvrılırken kaşlarımdan biri yukarı doğru havalandı.
"Bu bir tehdit mi Rüzgar Saygıner?"
Bakışları ilk önce mezara daha sonra bana son olarak ise tekrardan mezara doğru kaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADAYA DÜŞEN KIZ
Teen Fiction"Ne demek gemi batıyor?" diye çemkirdi genç kız geminin kaptanına karşı. Bu kadar mı basitti bir geminin batması? Bu ahmak adam utanmadan karşısına geçip nasıl böyle bir şey söyleyebilirdi? Genç kız kısa bir süre kaptanın yüzüne haince baktıktan s...