Keyifli okumalar dilerim...
-
Bu bölüm geçtiğimiz bölümün devamı niteliğindededir.
*
Kollarımı Rüzgar'ın beline daha da sıkı sardım ve kafamı göğsüne doğru bıraktım. Onunla kimseyle olmadığım kadar mutlu ve huzurluydum.
Ve bu yüzden de içerideki o kadının bu huzuru bozmasına asla izin vermeyecektim.
Yılan, sinsi, şeytan kadın. Beyni tek lopa sahip insan görünümlü canavar. Ahhh..Yine nasıl da sinir etmişti beni yaşlı.
Sahiden.. Şimdi fark ediyordum da Rüzgara göre biraz yaşlı duruyordu sanki..
Ya da ben onun kart olmasını istiyordum. Ne de olsa Rüzgar'ın gözünün önünde güzel bir kadının dolaşması benim için pek de iyi olmazdı.
"Acaba o aklından yine neler geçiyor?"
Rüzgar'ın sesi bir an için irkilmemi sağlasa da kendimi hızla toparladım. Sanki iç sesimi duymuş gibi paniklemiş ve birazcıkta utanmıştım.
"Arzu.. O kaç yaşında?"
Sorduğum soruyla eş zamanlı olarak kafamı yukarı doğru çevirdim ve yeşillerine sevimli sevimli baktım.
"Yirmi dört. Neden sordun?"
Yirmi dört mü? Otuz dört diyecektiniz herhalde Rüzgar bey.
"Biraz yaşlı gibi."
Sözlerimin hemen ardından yüzüne yayılan alaycı gülüşü, birazdan söyleyeceği cümlelerin beni pek hoşnut etmeyeceğini şimdiden kanıtlamıştı.
" Evet sana göre öyle de denebilir. Ama itiraf etmem gerekirse benim bu zamana kadar takıldığım bütün kadınlar senden daha yaşlıydı güzelim. "
Hafifçe güldüm. Sen şimdi görürsün Rüzgar efendi.
" Ben Arzuyu kendimle değil seninle kıyaslamıştım. Ama sen bu söylediğinle kendinin de bana göre yaşlı bir moruk olduğunu kanıtladın. "
Ben, söylediklerimle birlikte sinirlenmesini beklerken o çok daha rahat bir şekilde sırıttı.
"Takıldığım bütün kadınların benimle aynı yaşta olduğunu nereden çıkardın ki?" Birkaç saniye duraksadı ve hemen ardından kısık bir sesle mırıldandı. "Gerçi bir çoğunun da yaşını bilmiyordum ama neyse."
Kaşlarım yavaşça çatılırken ellerimden birisini hızla göğsüne geçirdim.
"Seni.. Seni pislik."
Ellerimle hırkasının önünü hızla açtım ve ayağa kalktığım gibi eve doğru adımlamaya başladım.
"Her şeyi her zamanki gibi abartan ufaklık."
Arkamdan kurmuş olduğu cümleyi işittiğim an daha da sinirlensem de ona doğru dönmeden evin kapısına kadar ilerledim. Yoksa onu her an parçalayabilirdim.
"İçeriye ben gelmeden giremeyeceğini biliyorsun. Neden koşturuyorsun?"
Onu tekrardan yanıtsız bıraktım ve kapıya doğru döndüm. Zaten o da birkaç saniye sonra yanıma ulaşmıştı.
Bundan sonrası için derin bir nefes almalıydım. Çünkü Arzuyla aynı ortamın içerisinde durmak muhtemelen berbat ve bir o kadar da zor olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADAYA DÜŞEN KIZ
Teen Fiction"Ne demek gemi batıyor?" diye çemkirdi genç kız geminin kaptanına karşı. Bu kadar mı basitti bir geminin batması? Bu ahmak adam utanmadan karşısına geçip nasıl böyle bir şey söyleyebilirdi? Genç kız kısa bir süre kaptanın yüzüne haince baktıktan s...