Kutay anlıma kondurduğu buse ile dururken, birden caminin kapısının sesi gelince hemen benden uzaklaşmıştı.Ben utançla içeri giren kişiye, daha doğrusu kişilere bakıp hemen başımı yere indirmiştim. Bu Kutay bana hiç iyi gelmedi. Normalde utanmayıp, şuan bize sırıtarak bakanlara çemkirmem gerekiyordu.
- Oğlum sizde utanma, arlanma kalmadı mı? Böyle, destursuz camiye dalınırmı? Hem de yeni nikah kılmış karı koca içerde varken
Diyen Kutay beni kendisine çekerek kolunun altına almıştı. Bu duruma sinir olmuş Arın, Selim ve Abdullah beni hemen , Kutay'ın yanında çekerek kendi aralarına aldılar.
Arın bu sefer beni kolunun altına alıp caminin dışına çıkararak,
- Ayemir'in daha hazırlanması lazım. Seninle uğraşamaz sevimsiz enişte
Kutay'a diyerek beni arabasına koyduğu gibi arabayı sürdü. Evet Arın'ın bir arabası vardı. Sadece arabanın barajda biraz dinlemesi gerekiyordu. Bu Arın ilk 18 yaşına girdiğinde arabayı çalmıştı. Küçük bir kaza geçirmişti. Bu yüzden babam arabanın anahtarını almış, Arın üniversiteye gittiği zaman vereceğini söylemişti.
- E Ayemir sonunda evlendin. Bizi bırakıp gidiyorsun o lavuğa
- Şşşt terbiyesiz o senin enişten artık. Hem sen değilmiydin benim artık evden gitmemi isteyen. Al istediğin oldu sonunda
Diyerek duygu sömürüsü yaptım. Arın arabayı başka bir yere doğru sürüyordu. Ben ona merakla bakarak,
- Arın biz eve gitmiyor muyuz? Nereye götürüyorsun bizi ?
- Hayır eve gitmiyoruz. Benim sana göstermem gereken bir şey var. Sana bir şey anlatmak istiyorum
- Tamam canım kardeşim. Nasıl istersen
Diyerek Arın'a nadir gülümsemelerimi gönderdim. Arın yol boyunca çok sessizdi. Gerçi son zamanlarda bilindik Arın gitmiş yerine yabancı biri gelmişti. Bizimle fazla konuşmuyor, hep odasında tek başına takılıyordu. Selim ile birlikte son zamanlarda hiç gezmiyordu. Arın'ın bu haline çok üzülüyordum. Her şey onun için üst üste gelmiş durumundaydı.
Araba bir uçurumun önünde durduğunda, şaşkınlıkla Arın'a baktım. Bizi neden buraya getirmişti ki.
- Hadi in ablacım. Ha telefonunu kapat.
Arın'ın dediklerini yapıp arabadan beraber indik. İçime tuhaf bir korku girmişti. Arın bir kayalıkta oturarak, benim de onun yanına gelmem için işaret etti.
Adımlarımı hızlandırıp, Arın'ın oturduğu yerin yanında oturdum. Arın'ın yüzüne baktığımda, gözlerinin kıpkırmızı olduğunu gördüm.
Ama ben Arınımın canım kardeşimin bu halde olmasına dayanamıyorum. Ağzımı aralayıp Arın'a bir şeyler diyecektim ki , Arın konuşmama fırsat vermeden başını bacaklarıma koyarak, hüngür hüngür ağlamaya başladı.
Şimdi benim canım kardeşime ne oldu ki? Neden bu kadar içli içli ağlıyor ki? Ben duygusal olduğum için onunla birlikte ağlamıştım.
Arın dertlerine, acılarına ağlıyordu ben de Arın'a ağlıyordum.
- Kardeşim. Kaldır başını. Bak ablanın yüzüne. Şimdi burda bana her şeyi anlatıyorsun. Neyin var senin? Neden artık eskisi gibi değilsin. Senin bu ruhsuzluğunun sebebi ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAYşkım / Çeyrek TEXTİNG
ChickLitTAMAMLANDI İki yakın dostun hikayesidir bu. Onlarla birlikte eğlenceli kimi yerlerde hüzünlü bir hayata yolculuk etmek istiyorsanız, klişe ile başlayıp , bölümler ilerledikçe bambaşka bir hayata yolculuk yapmak İstiyorsanız buyrun davetlimizsi...