" Annem kuzum lütfen kalk hadi artık. Bak çok işimiz var. Birazdan misafirler gelecek "
Şuan da karşımda o geçen haftaki kız elimde de testere. Onun bir kolunu kökten kesiyorum. Ee şimdi bu ses nerden geliyor. Annem nerde ki?
" Ayemir kızım hadi kalk minik bebeğim"
Anne! Annem nerde ki? Hem az önce birilerini doğruyordum o nerde?
" Anne ya ne öyle güzel güzel çağırıyorsun. Su getireyim mi? Üstüne döktüğümüz gibi uyanır. "
Hih hain Arın. Arın nerde ya?...
Gözlerimi yavaşça açtığımda karşımda dikilmiş annemi gördüm. Ah az önce gördüklerim rüyamıydı yani. Az önce üstüme o kızın kanı vardı.Yatağımdan hemen doğruldum. Ellerime baktığımda ellerim ter temizdi. Aynı şekilde üstüme de baktığımda üstüm de temizdi. Belli ki az önce rüya görmüştüm.
Uyku mağduru gözlerimi zar zor açıkta tutup anneme baktım. Annem bugün, her zamankinden biraz daha üzgün ve durgun görünüyordu.
Yataktan kalkarak annemin ellerinden tuttum.
" Hayırlı sabahlar annem "
Annem konuşmamı bekliyormuşçasına bana bir şey demeden ağlamaya başladı. Ah be annem bugün son günüm olduğu için çok üzülüyordu. Şimdi anneme ne diyeceğimi de bilmiyorum. En iyisi anneme ayak uydurup ağlamak.
Anneme sarılarak ben de sabah sabah ağlamaya başladım. Kapıda dikilen Arın ise biraz bize bakıp ardından yanımıza gelerek ben ve anneme kollarını sardı.
" Hanımlar hayırdır sabah sabah ağlıyorsunuz. Daha kargalar şarkı söylemeden, kediler mamalarını yemeden, horozlar gıdaklamadan, ben yüzümü yıkamadan, sizler yüzünüzü yıkamadan, babam yataktan daha çıkmadan, anannem takma dişlerini takmadan size ağlamak yakışıyor mu? Şimdi çabuk kendinize gelin ve ailecek son kez kahvaltı yapalım " dedi.
Bu sefer gözlerimizden üzüntüden değil gülmekten yaşlar akıyordu. Horozlar gıdaklamadan nedir Allah aşkına.
Annem Arın'ın dediğini yapıp gözlerinde ki yaşlarını sildi. Ardından anlıma buse kondurup odadan çıktı. Arın annemin gitmesini fırsat bilerek bu sefer de beni kollarının altına aldı.
Biliyorum erkek kardeşinizden büyük olmanıza rağmen onun uzun olması fazlasıyla can yakıcı. O size abilik taslayabilir arada.
" Ayemir sen bugün gidiyorsun değil mi? Biliyor musun sen gidince evin havası tamamen değişecek. Senin yokluğun çok belli olacak. Söylesene artık kimi delirtecem ben. Senin gitmen yetmiyormuş gibi bir de Aysima'yı da götürüyorsun "
Hıı şimdi anladım bunun kuyruk acısını. Aysima'yı götürmemi istemiyor.
" Seni çok özleyeceğim ablacım. Ama bunu da gönül rahatlığıyla söylemeliyim. Kutay sana çok iyi bakacak. Ben daha önce Kutay gibi seven birini hiç görmedim. Seni çok seviyor. Seni çok mutlu edeceğini bildiğim için elimden geldiğince üzülmemeye çalışıyorum. Sen hep mutlu ol Ayemir. " dedi ve ardından bana sıkıca sarıldı.
Küçüklüğümü, hayatımı, her şeyimi yaşadığım yerden artık ayrılıyordum.
Kuş'un yuvasından uçma vakti gelmişti.Arın benden ayrılarak bir şey demeden odadan çıktı. Ben de fazla zaman kaybetmeden yüzümü yıkamaya gittim. Ardından odamı son kez toplayarak, dolaba bıraktığım bir kaç elbiseden birini alıp giydim.
Tamamen hazır olduğumda odadan çıktım. Misafirlerin gelmelerine yakın gelinliğimi giyerim artık.
Merdivenlerden aşağıya indim. Bu son merdivenden inişim..
Mutfağa girdiğimde hazır olan kahvaltı masasına baktım. Babam Aysima'yı kucağına almış Aysima ile birlikte tabletten bebeklere elbise giydirme oyununu oynuyordu. Arın sabırsızca kahvaltılıklara bakıyordu. Sanırım benle annemin oturmasını bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAYşkım / Çeyrek TEXTİNG
ChickLitTAMAMLANDI İki yakın dostun hikayesidir bu. Onlarla birlikte eğlenceli kimi yerlerde hüzünlü bir hayata yolculuk etmek istiyorsanız, klişe ile başlayıp , bölümler ilerledikçe bambaşka bir hayata yolculuk yapmak İstiyorsanız buyrun davetlimizsi...