Şuan bana şaşkınlıkla bakan Kağan'a yumruklamamak için kendimi zor tutuyordum .
Bekledim biraz belki bir açıklaması olur da Tubamı bu hüzünden kurtarırım diye.
İçeri giren boya küpyle ona baktım. Boya küpü Kağan'ın koluna girerek
" Aşkooooooom neredesin sen? Her yerde seni arıyordum "
Dediğinde bu sefer gerçekten de kusmamak için kendimi zor tutuyordum.
Aslında üzerinize gelip kusmak vardı ama zaten kusmukluktan da beter görünüyorsunuz.
Ben Kağan'a ölümcül bakışlarımı attıktan sonra kütüphane den çıktım.
Hızlıca Tuba'nın yanına giderken Tuba'nın kalorifer önünde gülerek Abdullah ile konuştuğunu gördüğümde hemen yanlarına gittim.
"Selamünaleyküm hacılar " dediğimde Abdullah
" Aleykümselam haciyee"
Dediğinde ben gülerek
" Haciye ne la "
Dediğimde " erkek hacı, kadın Haciye ayrımı yaptım "
Dediğinde Abdullah, onu ayakta alkışladım.
Abdullah'ı boşverip Tuba ya baktığımda, gözlerinin içinde hüzün gördüm.
Canım arkadaşım yiaa çok kırılmıştı ona.
Ben Tuba'ya sarıldığımda Tuba da aynı şekilde bana sarılmıştı.
Bizi şaşkınlıkla izleyen Abdullah
" Hayırdır yaa daha demin yanyanaydiniz ne oldu ortamı yeşil çam'a çevirdiniz "
Dediğinde ben ve Tuba Abdullah'ın son dediğine gülmüştük.
Yukarıda tek kaşlarını kaldıran Arın ile Selim ikilisini gördüğümde keyfim daha da yerine gelmişti.
Selim Abdullah'ın omuzuna kolunu atarak
" Koçum biraz fazla olmadı mı? Bu kızlarla çok samimi olmayacaksın onları kimseyle paylaşamam demedim mi"
Dediğinde Arın da onaylarcasina başını sallayıp bize pis pis bakıyordu.
Abdullah onları daha da sinirlendirerek iki elini benim ve Tuba'nın omzuna atarak
" Kızlar burda darlandım gidelim hadi"
Diyerek bizi çekiştirdi.
Ben ve Tuba
" Hay hay efenim gidelim "
Dediğimizde Arın ve Selim'in o kıskanç dolu bakışlarını geride bırakarak yürümeye başladık.
Abdullah bizim hem kardeşimiz hem arkadaşımızdı. Onunla süper sırdaş olurduk. O bizi biz de onu çok iyi tanırdık.
Biz dışarı çıktığımızda hemen arka bahçeye geçmiştik. Orda ki banka geçip oturduğumuzda Abdullah ciddiyetle Tuba'ya bakıp
" Şimdi söyle bana bakayım kim üzdü benim prensesimi. Söyle de o kişiye güzel ayar verelim "
Dediğinde Tuba hafif gülümseyerek daha fazla dayanamayıp Kağan'ı anlattı.
Abdullahla her ne kadar sırdaş olsak her şeyimizi söylesek de o da Arın ile Selim gibi bizi kimseyle paylaşamazdı.
Şuan her hareketiyle kendisini zor tutuyordu. Kıskandığını yüzünde ki oynayan kemiklerinden anladım. ( zeki ben hiihihi )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAYşkım / Çeyrek TEXTİNG
Literatura KobiecaTAMAMLANDI İki yakın dostun hikayesidir bu. Onlarla birlikte eğlenceli kimi yerlerde hüzünlü bir hayata yolculuk etmek istiyorsanız, klişe ile başlayıp , bölümler ilerledikçe bambaşka bir hayata yolculuk yapmak İstiyorsanız buyrun davetlimizsi...