25. BÖLÜM

279 36 67
                                    

Selamünaleyküm agalar.

Nasılsınız iyisinizdir inşallah.

Bu bölümü canım çayşkım olan @Ezgierkkr a ithaf ediyorum 😙😙🌷
İyi okumalar

Zeynebin kendi sınıfına girdiğini gördüğümde ben de fazla beklemeden kapıyı tıklayıp ardından sessizce sınıfa girdim. Hoca ilgiler bende toplanmasın diye küçük bir uyarı yaparak derse tekrar devam etti. Ben se hala bişey anlamiyordum. Bu sefer de üzerimde hissettiğim yoğun bakışlar yüzünden.

Zil sesini duyduğumda ilk defa üzülmüştüm. Bu zil de hep zamansız çalıyor.

Tuba biraz daha yanıma yaklaştığında diğer kızlar da hemen yerlerinden kalkarak yanıma geldiklerinde hesap sormaya başladılar. Arın ve Selim de alışılmamış bir ciddiyetlikle yanıma yaklaştıklarında hemen masaya ellerini bırakarak ciddiyetlikle

" Çabuk ne olduğunu anlat. Zaten evde de pek iyi görünmüyorsun "

dediğinde Arın, Tuba sinirle benim kafamı kendine çekerek

" Yoksa bir derdin var da bana mı anlatamıyorsun? "

dediğinde ben onları geçiştirecek bir kaç şey söyledim ama pek de ikna olmuş gibi değillerdi.

Yan tarafımda hissettiğim bakışla rahatsız olmuş ve Tuba ile yer değiştirmek istemiştim. Tuba her ne kadar inkar etse de sonunda onu ikna etmiş ve yerlerimizi değiştirmiştik.

Hoca geldiğinde, kendisinin çok işi olduğunu ve bizim de serbest olduğumuzu söylediğinde ben de okuma kitabımı çıkararak okumaya başladım.

İsmimin söylendiğini duymamla kafamı kaldırdım. Hoca yoklama alıyordu ve bende kitaba daldığım için duymamıştım. Burdayım dediğimde hoca tekrar işine dönmüştü.

Sanki sınıfta olduğumu bilmiyor ya. İllaki sesimizi duyacak .

Zil çaldığında herkes sınıftan çıkmıştı. Biz ve kızlar hariç. Biraz gözüm ağrıdığı için kafamı masaya koymuş ve dinleniyordum. Kapıdan ismimin söylenmesiyle kafamı istemsizce kaldırdım. Gelen nöbetçiydi sanırım. Bana bakarak

" Ayemir Melek hoca seni rehberlik odasına bekliyor "

dediğinde hemen yerimden kalkarak rehberliğe doğru yürümeye başladım. Rehberlik odasını da yukarı katta yapmışlardı. Normalde hiç kimse olmazdı orda . Sadece rehberlikle işi olanlar yukarı çıkıyordu.

Ben yanımdaki nöbetçiye bakarak

" Çağırdığın için teşekkür ederim. Ben giderim "

diyerek nöbetçiyi yerine göndermiştim.

Yukarı yavaş adımlarla çıkarken elimde unuttuğum kalemim yere düştüğünde almak için eğildim. Kalktığımda baş örtümü düzeltmek için sağa döndüğümde gördüğüm şeye inanamamıştım .

Bu nasıl olurdu yaa. Bu neydi öyle. Ben gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum artık .

Kutay tenha bir yerde bir kızla sarılmışdı .

Allahım sen aklıma mukayyet ol. Kutay beni delirtmeye çalışıyor galiba.

Ben sessiz sessiz ordan ağlayarak uzaklaştım. Artık yarın, Melek hoca ile konuşurdum diyerek aşağıya tam inecekken Melek hocanın sesini duymuştum.

Melek hoca beni yanına çağırarak

" Yavrum ne oldu neden ağlıyorsun yine " diye sorduğunda ben

ÇAYşkım / Çeyrek   TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin