20. BÖLÜM

309 43 36
                                    

Selamünaleyküm

Nasılsınız gardaşlar

İyisinizdir inşallah

İYİ OKUMALAR

Ayemir'den

Bize doğru gelen kişiyle hemen ayağa kalkmıştım.

Gelen kişi benim küçüklük arkadaşım olan Hilay dı.

Bana doğru koşarak sarıldığında ben de ona sımsıkı sarıldım.

" Hilaaaay sen ne kadar da değilmişsin öyle "

dediğimde Hilay benim ellerimden tutarak döndürüp

" Yaa inanmıyorum Ayi sen de çok değişmişsin. Bu ne güzellik "

diye söyleyince Hilay. Tuba dayanamayarak:

" Onun adı Ayi değil Ayemir tamam mı?" Diye çıkıştı. Hilay onu aldirmayarak Tuba'ya da sarılarak:

" Tubtub sende hiç değişmemişsin hâlâ aynı çadılıkta kalmışsın. Ama hakkını yemeyelim çok da güzelleşmişsin"

dediğinde, biz merakla şuan birbirlerine kedi gibi bakan ikiliye bakıyorduk . Tuba sonunda bakışlarını Hilay'ın üzerinden çekerek ona sımsıkı sarıldı.

Bunlar hep böyleydi zaten . Önce kavga ediyormuş gibi yapıp sonra şimdi ki gibi sımsıkı sarılıyorlardı

Biz küçükken de hep Tuba ile buraya geldiğimiz için Hilay ile de çok iyi arkadaş olmuştuk.

İki yıl öncesinden tekrar geldiğimiz de ise Hilay'ların taşıdıklarını duymuş ve çok üzülmüştük.

Biz öyle hasret giderirken annem beni aramış ve eve gelmemizi söylemişti.

Biz kızlarla eve doğru geldiğimizde kapının önünde dedemin bizimkilere bastonuyla vurduğunu gördük.

Ben ve Tuba bu duruma katıla katıla gülerken bu sefer dedem bize döndüğünde biz korkuyla içeri koşup ananemin arkasına saklanmıştık. Tuba

" Oyyy nenem dedem bizu oldurecek da kurtar bizu "

dediğinde biz dedemi unutmuş bir şekilde Tuba'ya gülüyorduk.

Ananem bizi önüne çekerek

" Soyleyun şimdu ne yaptinuz da dedenuzu yine dellendurdunuz "
Diye sorduğunda Rüya

" aşk olsun ninem. Biz bişey yapmadık ki gülmek dışında "

diyince içeri giren dedemle korkudan yerimizde mıhlanmıştık.

Dedem Ece'yi daha çok sevdiği için şimdi Ece'yi kullanarak dedeme gönderecektik. Ece dedemin yanına giderek

" Dedem ne oldu da bunlar seni yine dellendirdiler " diye yumuşakça sorunca dedem

" Benim melek torunum. Keşke bunlar da senin gibu akullu olalardu da onlaru da senun kadar seveydum " diyince Rüya dedeme yaklaşarak

" aşk olsun dedem sana, hani beni de çok seviyordun " diyince dedem

" Uyiyy haçem ben unuturmiyim seni de çok seveyurum " diyince dedem

Ben de bu kadar sevgi patlaması yeter diyerek ananeme dönerek

" Nenecum senun haberun yok deyilmu ahanda bu dedem ve yanında ki Arın ve Selim senden izinsiz bahçeye girdiler "

dediğimde sırıtarak, bana bakan üçlüye ohh olsun diyordum ağzımı oynatarak.
Ananem

" ulaaaa Huseyuun ben sana kaç kera diyecağum benden izinsiz bahçeme girmeyun diye hı. Hem siz eşek sıpalaru, siz niye dedenuze uyup de benden izinsuz bahçeme gireysunuz" diyerek çok güzel azarlıyordu onları.

Ben ve Tuba da köşe de masum masum onları izliyorduk. Tabi kahkaha ile puahahhaha.

Ananem bize dönerek

" Uyyy benum en sevduğum turinlarum siz da olamsaydinuz bunlar arkamda neler çevirurdu " diyerek bize sarıldı.

Bize bakan boynu bükük ekibi olan
Ece, Rüya, Arın ve Selim ananeme bakarak

" Aşk olsun nenecum . Sen bizi bile bu kadar sevmedun hiç " diyen Arına, ananem dedemi göstererek

" Gidun da çok sevdugunuz dedenuz sevsun " diyince , dedem

" Ulaaaa Karu sen de işinu biliyursun. Ulaaaa bu uşaklar da aynu senun gibu" diyince ananem tam cevap verecekken annemin ve teyzemin yanımıza gelmesiyle sustu.

Ben Tuba'ya kaşgöz işareti yaparak yavaştan kaçalım dedim. Tam gidecekken annem ve teyzem bize dönerek

" Yine sizin işiniz değil mi. Yine kızıştırdınız ortamı kaçmayı mi planlıyorsunuz "

diyen annem ve teyzeme mahcupla bakıyorduk.

Annem

" Çabuk yemeğinizi yiyin ve sizi ceza olarak tarlaya gönderecez" dediğinde annem diğerleri hemen bizi satarak

" Yaa ama biz bişey yapmadık ki . Onlar yaptı cezasını da onlar çeksinler "

dediklerinde pis nankör satıcılar, annem

" Siz de sırf kardeş dayanışması olmadığı için cezalisiniz "

dediğinde içimden gülüyordum. Ve şuan eminim Tuba da gülüyordur. Hihihi

Pis nankör satıcılar bize pis pis baktıklarında, ben

" satılacak bişeyiniz kalmadığına göre biz yemeğe gidiyoruz " dedim ve Tuba'yi da kendimle birlikte çekiştirdim.

Yemeğimizi yemiş ve şuan da ben ve Tuba o satıcılardan uzak arkadan yürüyorduk.

Arın sevimsizi şapka takmış ve havalı havalı yürüyordu.

Buranın süzme aptal kızları da bizimkilere hayran hayran bakarken

Selimin Arın'a arkadan şaplak atmasıyla güldüler. Tabi bizde güldük. Eksik kalırmıyız hiç.

Arın, Selim'e oğlum sen ne yapıyorsun ya havamın içine...

Diye çıkışınca Selim onu pek takmayarak pişkin pişkin gülmeye devam ediyordu.

Sonunda tarlada ki iş de bittiğinde biz de bitmiştik.

Biz yani ben ve Tuba onlarla konuşmadığımız için çabuk onlardan ayrılmış şimdi de eve doğru yürüyorduk.

Arkadan gelen sesle arkamıza dönmemizle, önümüze dönüp koşmamız bir oldu

Bölüm sonuuu

Evet şimdi yorumları alalım sizce bu macerası eksik olmayan ikili bu sefer ne görüp de kaçtılar

ALLAH'AEMANET OLUN 🌷🌷🌷



ÇAYşkım / Çeyrek   TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin