24. BÖLÜM

274 40 36
                                    

Selamünaleyküm gençler

Nasılsınız? İyisinizdir inşallah.

İYİ OKUMALAR

Kulağıma dolan sesle gözlerimi araladığımda Kağanın, Tuba'ya bağırdığını gördüm.
Tam yerimden kalkıp Kağan'a, Tubaya bağırmak neymiş gösterecektim ki Kaģan'nın söyledikleriyle yerimde mıhlanmıştım resmen. Kağan , Tuba'ya

" Ya sen ne yapıyorsun? Neden dikkat etmiyorsun? Ya sana bişey olsaydı? Ben sensiz ne yapardım? Hem ben ben.. sana sevdiğimi bile söylemeden nasıl dikkatsizce davranıp, beni sensiz bırakmayı düşünüyorsun? "

Diye feryat edince o bile ağzından ne çıktığının farkında değil gibiydi.
Tuba da aynı benim gibi ona şaşkınlıkla bakıyordu.
Kağan son dakika ne dediğini anladığı gibi ellerin saçlarının arasına koyarak

" Çok özür dilerim. Bee..been korkudan ne dediğimin farkında değilim "
diyerek hemen Tuba'nin yanından uzaklaştı.

Ben de daha yeni nerde olduğumu anladığımda, şaşkınlıkla kendi kendime kim beni buraya getirdi diye soruyordum.

Başımı kaldırdığımda ağacın arkasında bir gölgeliğin olduğunu fark etmemle o gölge kapişonunu takarak hemen uzaklaşmıştı.

Bu durumda Kutay'dan başka kimse olamazdı. Çünkü az önce o benim yanımdaydı. Ama gerçekten de fazlasıyla abartmışdı bu durumu.
Daha da sinirlenmeye başlıyordum Kutay'a.

Hemen düşüncelerimden sıyrılıp hâlâ şaşkınca Kağan'ın gittiği yola bakan Tuba'yı dürtüklememle Tuba korkuyla yerinden sıçradı.

Şuan ilanı bir aşk sahnesine şahit olmuştum üstelik bu aşk Tuba'ya yapılmış bir ilan. Hunharca gülüp Tuba ile alay etmem lazım dı ama pek içimden gelmediği için sadece Tubayı oturduğu yerden kaldırıp nasıl olduğunu sordum.

İkimiz öylece hiç alışılmamış bir şekilde sessizce yolu yarılamıştık bile. Okulun önüne geldiğimizde bende de Tuba'da da bir gerileme oldu.

Ben hiç Kutay ı görmek istemiyordum. Tuba ise utancindan Kağan'ı görmek istemiyordu.

İkimiz öylece okul bahçesinin kapısında beklerken çalan zil sesiyle hemen kendimize gelip okula doğru yürümeye başladık.

Sınıfa girdiğimizde hiç bir yere bakmadan direk sırasına oturmuş kitaplarımızı hazırlamaya koyulduk.
Arkadan gelen sesle kulağımı kabartarak bizim kızları dinlemeye koyuldum. Sanki tartışıyor gibilerdi. Ece

" Ya saçmalama Rüya hayatta inanmam" diyordu . Rüya ise ona karşılık vererek

" Ne saçmalaması kanka. Görmüyor musun ikisi de sus pus oturuyor. Kesin kavga etmişlerdir " dediğinde bu sefer Selim de konuşmaya dahil olarak

" Kesin saç baş dalmışlardır " dediğinde Arın da

" Saçmalama tek hücreli. Sence bu örtülerle saç baş girişmiş olabilirler mi " dediğinde Selim

" Her neyse o zaman örtü mörtü girişmişlerdir "
dediğinde hepsinden bir kahkaha tufanı çıktı. Bizim kızların da yüksek sesle haram olan erkeklerin yanında güldüklerini duyduğum gibi Kutay yüzünden depoladığım sinirlerin az birazını kızlara harcayarak

" Kızlar ne yapıyorsunuz siz öyle? Kahkaha atmanın günah olduğunu bilmiyor musunuz hem de size haram olan erkeklerin yanına " dediğimde , Arın maydanozu hemen konuşarak

ÇAYşkım / Çeyrek   TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin