"Üşüyor musun?" Omuzlarımı yukarıya kaldırıp kaskatı olan bedenim soğukla titrerken Hyunjin'in sorusuna cevap veremeyecek kadar dudaklarım uyuşmuştu, Bu yüzden sadece başımı sallamakla yetindim.Uçağın inmesini beklerken sıcak bir şeyler almak istemiş fakat havaalanının pahalı olmasından dolayı dışarıya çıkmıştık. Neyse ki çok uzaklaşmaya gerek duymamış ve on dakikalık bir mesafede açık karavan bulmuştuk. Sıcak çikolatanın hazırlanmasını beklerken hafifçe yerimde zıplayarak kendimi sıcak tutmaya çalışıyordum. Hava neden bu kadar soğuktu ki?
"Teşekkür ederiz" Kar yağdığı için üstü kapalı olan bardakları alırken Hyunjin parasını ödemiş ve ona uzattığım bardağını almıştı.
Uçağın inmesine daha 20 dakika vardı ve çocuklar Hyunjin'i görünce nasıl tepki vereceklerini düşünmeden edemiyordum. Jisung kesin üzerine atlardı, ne kadar Hyunjin soğuk olduğu için yakın olmasalar da onu seviyordu.
Minho Hyung muhtemelen abartılı bir tepki vermez sadece sarılırdı. Changbin hyungdan hiç emin değildim ve Seungmin'de Minho hyung gibi bir tepki verebilirdi.
İki elimi de sıcak karton bardağa sararken İkimiz de sessizce yan yana yürüyorduk. Ona bakmak istiyordum ama yürüdüğümüz yol karlıydı bu yüzden kayıp düşmekten korkuyordum.
İkimiz de sessizce yolda yürüyüp tekrar havaalanına geldik. Önceki oturduğumuz yere otururken en azından içerisinin sıcak olmasıyla gevşedim ve istemsizce omuzlarım düştü. Bedenim yavaşça gevşerken hafif ılık olan bardağın ellerimi ısıtmasına izin verip başımı Hyunjin'in omzuna yasladım.
Üzerindeki kalın monta rağmen kokusu burnuma dolarken bakışlarım ellerini buldu. O gelirken sıcak çikolatasını bitirip çöpe atmıştı ve şuan telefonundan birisi ile mesajlaşıyordu. Bakışlarım ekrana kayarken Konuşmalarını okumaya başladım.
Emily adında birisiyle konuşuyordu ve konuştukları konu bendim sanırım. Bu kız, dün hastane de olan kız olmalıydı. Hyunjin ile oldukça yakın duruyordu ki Hyunjin yakın arkadaşı olduğunu söylemişti.
Sıcak çikolatamdan bir yudum alıp bardağı bacağımın üzerine koyarken Hyunjin telefonu kapatıp nefesini bıraktı ve diğer eliyle uzanıp beyaz saçlarımı karıştırdı.
"Hala üşüyor musun?" Sıcak ses tonuyla başını eğip kulağıma doğru konuşurken başımı iki yana salladım ve dizine indirdiği elini tutup ellerimizi kenetledim.
"Eğer öperek ısıtacaksan donuyorum" İstemsizce ses tonum Keyifli ve yaramaz bir çocukmuşum gibi çıkmıştı. Dudaklarıma yayılan gülümsemenin sadece bana özgü olmadığını kulaklarıma dolan kısık gülüşü ile anladım.
Onun gülüşünü duymam bile kalbimin ritmini bozarken bunu Ne kadar sevdiğimi fark ettim. Kim her gün düzenli bir ritimle atan kalbiyle yaşayabilirdi ki? Yaşadığımı, kalbimin gerçekten attığını, onun ritmini bozduğu kalbimle anlıyordum.
Bekleyişimiz uzun sürmemişti. Bitirdiğim kahveyi ayağa kalkıp köşedeki çöp kovasına atarken uçakları inmişti. 2 hafta da olsa onları görmediğim için heyecanlıydım ama asıl heyecanım Hyunjin'i görecek olmalarıydı.
"Hyunjin saklan sen, sonra ben yanına getireceğim onları" Kolunu tutup lavabonun olduğu kısıma doğru onu iterken gözlerini devirdi ve gitmek yerini başını sağa yatırıp bana döndü. Neden gitmiyordu? Çocuklar birazdan gelecekti ve sürpriz olmasını istiyordum.
"Ne gerek var şimdi?" Dudağımı büzüp ona bakarken kolunu tutup aşağıya doğru çekiştirdim.
"Lütfen, böyle daha eğlenceli olacak." Başımı kaldırıp ona alttan bakarken zaafı olduğunu bildiğim için hafifçe yüzümü düşürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love without thinking |HYUNLİX
Fanfiction"düşünmeden sev Felix. Eğer düşünürsen sevemezsin çünkü" "Ama Bu yanlış" "kime göre? Benim tek doğrum sensin." endişeyle dudağımı dişlerken tuttuğu elimi bırakır gibi oldu. Bir an korktum ama neden korktum onu da bilmiyordum. Ellerimizi kenetleyip a...