"Günaydın anne!" masayı hazırlayan annemin arkasından sarılıp yanağına dudaklarımı uzunca bastırdım. Onu böyle sert ve sulu öpmemi seviyordu."Günaydın canım, hadi Uyandır Jin'i de gel" anneme başımı sallayıp mutfaktan çıktım.
Hyunjin ve ben üvey kardeştik. Annem beni doğurduktan sonra hastalanmıştı ve çocuk yapmaları neredeyse imkansızdı. Benim yalnız büyümemi istemedikleri için Hyunjin'i evlatlık edinmişlerdi. Tabi Hyunjin ilk başta çok soğuk davranıyordu. Gerçi hala öyleydi ama uzun bir ara o soğukluğunu bırakmıştı.
Birlikte büyümüştük. Onsuz geçen bir zamanımı hatırlamıyordum. Hatta birlikte oynamış, ödevleri birlikte yapmıştık. Korkmasam bile her gece korktuğumu söyleyip onun yanına kıvrılırdım. O da beni sarmalardı ve ben uyuyana kadar saçımı okşardı.
Sonradan Hyunjin derslerine o kadar çalışmaya başladı ki artık konuşamaz olmuştuk. Ailemize onu aldığımız için minnattar olduğunu ve bunun için çok çalışması gerektiğini söylemişti.
Ama kimse ondan çalışmasını istemiyordu. Hepimiz onun bu ailede olmasından fazlasıyla memnunduk.
Biz büyüyünce yani ortaokulun sonlarında bir mucize olmuş ve annem hamile kalmıştı. Bunun üzerine Hyunjin biraz da olsa bizimle ilgilenmeye başlamıştı ama sonra yine çalışmaya başlamıştı.
Onu özlüyordum ama bunu dile getiremiyordum. Aramızın açılmasından sonra artık eskisi gibi değildik. Sanki... 2 yabancı gibiydik.
Odanın kapısını açıp içeri girdim. Evde boş oda olsada hala birlikte kalıyorduk. Geçmişten kalma bir alışkanlıktı ve düzeni bozmak istemiyorduk. Onunla aynı odada olmayı seviyordum.
Ona yaklaştım ve uyuyan yüzüne baktım. Sarı uzun saçları yastığa dağılmış, yanakları uyuduğu için hafif kızarmıştı. Kalın dudakları şişmiş, kolsuz tişörtü hafifçe sıyrılarak karın kaslarını gün yüzüne çıkarmıştı.
Boğazımı temizleyip elimi uzattım ve sıcak omzuna dokundum.
"Hyunjin, kalk hadi" Biraz homurdanmış ve yastığına daha çok gömülmüştü.
Dün geç saatlerde uyumuştu. Ben uyumak için yatağa girdiğimde o hala ders çalışıyordu ve ne zaman yattığını hiç bilmiyordum.
Bu kadar çalışmasını istemiyordum kimse istemiyordu. Sadece eskisi gibi bizimle ilgilensin, bizimle vakit geçirsin istiyordum.
"Okula geç kalacağız" Diyerek omzunu tekrar dürttüm. Bir şey demedi fakat birkaç saniye sonra kaşlarını çattı. Gözlerini araladığında gülümsedim ve doğrularak ona üstten baktım. Bakışlarını kaldırıp beni izlemeye başladığın da dudağımı ısırdım.
"Hadi annem kahvaltıya bekliyor" Daha uyanamamıştı sanırım. Bakışları tepki vermeden yüzümde geziniyordu. Ona baktıkça aklıma dün yaşadıklarımız geldiğinde yanaklarım yanmaya başlamıştı bile. O küçük şeytan! onun yüzünden Hyunjin boynumu ısırmıştı.
Arkamı dönüp kapıya ilerleyecektim ki uykulu ve boğuk sesiyle ismimi seslendi. Anında ona dönüp ne diyeceğini merakla beklerken o yataktan doğruldu ve elini uzun saçlarından geçirip geriye attı.
"Bana kahve yapabilir misin?" Şirince gülümsedim ve başımı salladım.
"Tabiki! çabuk gel ama" Başını salladığında hızlıca odadan çıktım. Uyanabilmesi için ona acı kahve yapacaktım ki o hep acı içerdi. Bir keresinde sırf merak ettiğim için tadına bakmıştım ama bakmasaydım sağlığım için daha iyi olacakmış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love without thinking |HYUNLİX
Fiksi Penggemar"düşünmeden sev Felix. Eğer düşünürsen sevemezsin çünkü" "Ama Bu yanlış" "kime göre? Benim tek doğrum sensin." endişeyle dudağımı dişlerken tuttuğu elimi bırakır gibi oldu. Bir an korktum ama neden korktum onu da bilmiyordum. Ellerimizi kenetleyip a...