"Felix!" Evde yankılanan sesle elimdeki test kitabını daha sıkı tuttum ve gülerek merdivenleri üçer beşer inmeye başladım. Kahvaltıda tatlı yediğim içindi belki de bilmiyorum ama bugün fazla enerjim vardı ve atamıyordum.Bugün yapmak istediğim o bütün planlar Hyunjin'in tekrar ders çalışmasıyla yıkılacak gibi olmuştu. Neden bu kadar bağımlıydı bu kitaplara? Ben bile telefonuma bu kadar bağlı değildim.
Saatlerce onu kaldırmak için uğraşmış, ilgisini çekmek için her şeyi yapmıştım ama cidden kendini kontrol etmeyi aşırı iyi biliyordu. Ama beni kontrol edemezdi. Son çare olarak kitabını alıp kaçmıştım.
Koltuğun arkasından tutunup koltuğa zıplarken ayağa kalkıp merdivenlere döndüm. Zıpladığım koltukta elimdeki test kitabına kısa bir bakış atıp gülümsedim ve aşağıya inen Hyunjin'i izledim.
Kulağının arkasına attığı sarı saçları biraz daha uzamıştı. Bakımlı ve parlayan yüzü, kırmızı dudakları ve uzun boyunu gösteren yün kazağıyla oldukça güzeldi. O cidden fazla güzeldi.
Merdivenleri inip bana yaklaşırken koltukta biraz geriledim ama zıplamayı kesmedim. Bana alttan bir bakış atıp yüzünde ufak bir gülümseme olurken elini uzattı.
"Güzelim ver kitabı hadi" Bana uzanmasıyla geri çekilirken diğer koltuğa zıplayıp başımı iki yana salladım.
"Olmaz! Hani benimle vakit geçirecektin?" Tekrar bana yaklaşırken kitabı arkama sakladım ve ona baktım. Kitabı vermemi istediği belli oluyordu ama yüzündeki o ufak gülümseme bu halimizden hoşlandığını gösteriyordu. Benim gibi, onunla geçirdiğim her saniye mutlu ediyordu beni. Onu anlamak zor değildi.
"Sınavlar bitsin söz veriyorum her gü-"
"Ağğğ!" Kolumu tutacakken çığlık atıp koltuktan atladım ve ondan uzaklaştım. Sözü yarıda kalan Hyunjin dudaklarını birbirine bastırıp bana döndüğünde ona kaşlarımı çatıp elimi uzattım.
"Olmaz! Ben şimdi istiyorum! O zamana annem gelecek zaten!" Annem 5 gün sonra gelecekti ve o zaman zaten sınavların son günleri olacaktı. Onunla hiç zaman geçiremezdim ki! Neden birden böyle davranıyordu anlamıyordum. Seviyordu ama benimle vakit geçirmek istemiyordu.
Daldığım düşüncelerle Hyunjin'in geldiğini fark edemezken kaçmaya fırsat bulamadan beni belimden tutup kendine yapıştırdı.
"Hayır! Olmaz!" Kitabı almaya çalışırken elimi ondan uzaklaştırabildiğim kadar uzaklaştırdım. Belimi sıkıca tutarken ondan kaçmaya çalışmak imkansızdı ama yine de deniyordum.
Öne doğru eğilip yükümü aşağıya verirken onu zorlamak için ayaklarımı yerden kaldırdım. Tek koluyla beni zorla tutarken güldüm ve kitabı koltuğun altına attım.
"Ah cidden!" Beni bırakmaya çalışırken daha da asıldım belimde duran koluna. Beni düşürmemek için diğer kolunu da belime sarmış sanki demire karnımı yaslamış aşağıya sarkıyormuşum gibi bir pozisyonda duruyorduk.
Beni yere indirmeye çalıştıkça daha da bacaklarımı kendime çektim.
"Felix çocuk gibisin" Güldüğünü duyduğumda yüzümde ki gülümseme büyüdü ve dudaklarımın arasından bir kıkırtı kaçtı.
Söylemekten asla bıkmayacağım ama sevgi hareketlerine bağımlıydım. Sevdiğim kişilerle temas etmek beni hem fazla mutlu ediyor hem de huzurla dolmamı sağlıyordu. Belki insanlar beni bu yönden itici bulabilirdi ama benim değer verdiğim insanlar zaten yanımdaydı. En önemlisi ise Kalbimi tamamen fethedip tahtına oturan kişi yanımdaydı. Beni bu halimle seviyor, bütün bu şımarıklığımı bile alttan alabiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love without thinking |HYUNLİX
Fanfiction"düşünmeden sev Felix. Eğer düşünürsen sevemezsin çünkü" "Ama Bu yanlış" "kime göre? Benim tek doğrum sensin." endişeyle dudağımı dişlerken tuttuğu elimi bırakır gibi oldu. Bir an korktum ama neden korktum onu da bilmiyordum. Ellerimizi kenetleyip a...