Onun ilk geldiği günü hatırlıyorum. Ben tek başıma bahçede ağaca tırmanmaya çalışırken düşmekten yara bere içinde kalmıştım. Annemin beni bir güzel azarlayacağımı bilsem bile, defalarca düşüp yaralansam bile o ağaca çıkmaya çalışmaktan vazgeçmemiştim. Kafama koyduğum şeyi yapan birisiydim aslında eskiden fakat onun gelmesiyle tamamen bu özelliğim kaybolmuş, her şeyi ondan bekler olmuştum. Aynı o gün düşerken beni tutması gibi her gün, her saat onun ellerine basıp çıkmıştım o ağacı. Bütün kararlılığım ve güvenim tamamen o olmuştu. Alışmıştım, kendim yürümeyi unutmuş, kendim olmaktan çıkmıştım.
İstemsizce, onun beni sevmesini istemiş ve ona olan hayranlığım gün geçtikçe büyümüştü. Hyunjin, bizim eve geldiğinden beri değişmiş ve bütün bedenimi ona yaslayıp gücümün tamamını ondan almıştım. Ama o gece, onu öpmem tamamen benim yaptığım bir şeydi. Beni sevdiği için öpmemiştim onu, öpmek istediğim için öpmüştüm. Ama bunu neden istediğimi biliyor ve bu beni daha da korkutuyordu.
"Ne oldu sana yine?" Seungmin çantasını yanıma koyup otururken yarım saattir yattığım sıradan başımı kaldırdım. Sırf Hyunjin'e yakalanmamak için evden erken çıkmıştım. Büyük bir hata yapmıştım, bunu biliyordum. Onu öpmemem gerekiyordu ama öpmüştüm ve eğer bunu yaptıysam bile oradan kaçmamalıydım. En azından ona bir şey söylemeliydim fakat aptal gibi kaçmıştım. Kim bilir ne hissetmiştir?
Onun yüzüne bakamadığım içinde evden erken çıkmıştım. Ben çıkarkan rüzgar hafifte olsa vardı fakat dün ki gibi değildi. Okullar kaldığı yerden devam ediyordu ama sınavlar ertelenmişti.
"Bir şeyim yok" Diyerek yanağımı elime yaslarken Seungmin bana yandan inanmadığını belli eden bir bakış attı ve çantasını masasının üzerine bırakıp arkasına yaslandı. Saçları uzadığı için kahkül olan saçlarını ayırmış ve bu ondan fazlasıyla güzel durmuştu. Ona biraz yavşayabilirdim değil mi? Sonuçta hep yapıyordum ama şu modumdan çıkınca yapmalıydım. Şuan hiçbir şey yapmak istemiyordum.
"Jisung gelmiş, diyor ki size de süt alayım mı?" Başını telefonundan kaldırıp bana bakınca omuz silkip telefonumu elime aldım bende.
"5 tane çilekli süt alsın" Başını sallayıp beni onayladı. Şuan beni sorguya çekmemesinin tek sebebi ayrı ayrı diğerlerine anlatmayayım, herkese birden anlatayım diyeydi. Onlara nasıl anlatacağım onu da bilmiyorum. Cidden bana ağır küfür edeceklerdi eminim.
"Ne yapıyorsunuz burada?" İkimizde başımızı kaldırıp sınıfın kapısından bize bakan Ryujin'e baktık. İki elini açmış bize sorgularcasına bakıyordu.
"Dersi bekliyoruz? Ne yapıyora benziyoruz?" Gözlerini devirirken yeni boyalı saçlarını kulağının arkasına attı. O değil aşırı hoş olmuştu. Siyah kısa saçlarının arasına platin mavi attırmıştı ve saçını biraz kısaltmıştı.
"Cidden sınıf grubuna bakmıyorsunuz değil mi hiç? Program değişti ders beden" Ders beden miydi? İyi de ben kıyafetimi getirmedim. Şaşkın bir şekilde Seungmin'e döndüğümde onun da benden farkı yoktu. Cidden ne yapacaktık?
Ayağa kalkıp çantalarımızı aldık ve Ryujin'in yanına gidip beraber sınıftan çıktık. Jisung'a soyunma odasına gelmesini söyleyip telefonumu cebime atarken Seungmin kolunu ondan kısa olan Ryujin'in omzuna attı.
"Sen neden buradasın o zaman?" Haklıydı. Ders bedense neden yukarı çıkmıştı ki? Bende ona merakla baktığımda Bize bir süre tepkisizce bakmış ardından başını önüne çevirip gülmüştü.
"Sevgili yapmış olabilirim" İkimizde anında durduk. Sevgili mi yapmıştı? Ryujin? Görmeden asla inanmazdım. O bir kere derslerden başını kaldıramayan bir tipti ve daha da önemlisi insanlar ona yaklaşmakta biraz korkuyordu. Aynı bizim gibi biraz çılgın birisiydi çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love without thinking |HYUNLİX
Fanfiction"düşünmeden sev Felix. Eğer düşünürsen sevemezsin çünkü" "Ama Bu yanlış" "kime göre? Benim tek doğrum sensin." endişeyle dudağımı dişlerken tuttuğu elimi bırakır gibi oldu. Bir an korktum ama neden korktum onu da bilmiyordum. Ellerimizi kenetleyip a...