"Bitmedi mi daha?" başımı uzatıp Karnımın guruldamasına sebep olan yemeğe bakarken açlıktan midem bulanıyordu. O kadar acıkmıştım ki beş dakika daha dayanacak gücüm kalmamıştı.
Hyunjin karıştırdığı yemeğin kapağını kapatırken dudakları yukarı kıvrıldı.
"Akşam yemeğinin önemini anlamışsındır artık" hala kaynayan yemeğe bakarken dudaklarımı yalayıp ellerimi sweatimin cebine soktum. Ah cidden artık aşkam yemeğini asla aksatmayacaktım. Şuan karnım sırtıma yapışmış gibi hissediyordum ve Hyunjin Karnımın iyi doyması için biraz uğraştırıcı bir yemek yapmıştı.
"Yardım edeyim mi?" çekinerek mutfakta ki dağınıklığı toplayan Hyunjin'e sorarken oldukça kararsızdım. Onunla eskisi gibi konuşmaya başlamam iyi miydi kötü müydü bilmiyorum ama ikimizin de daha rahat olduğu gözle görülebilen bir gerçekti.
Çöpleri çöpe atarken başını sallayıp bana onay verdi. Ellerimi cebimden çıkarıp uzun kollarımı sıyırdım ve ona yaklaştım. Önceden bu anı yakalamak için fırsat kolluyor, bazen bu fırsatı kendim yaratıyordum ama şimdi yanına gitmeye bile çekiniyordum.
Zaten çok dağınık olmayan tezgahı hızlıca topladıktan sonra - ki ben sadece tabak ve bardakları yerleştirmiştim- Hyunjin yemeğin altını kapatıp masaya getirdi.
Yerimde tepinmemek için kendimi zor tutsam da gözlerimin parlamasına engel olmamış ve ağzımın suyu akarak yemeğe bakmıştım.
Hyunjin bu halime gülerken önüme bıraktığı tabakla çubuklarımı aldım. Özellikle et ve sebze koyarak sağlıklı bir şeyler yemeni istemişti Çünkü ben abur cubur gibi sağlıksız yiyeceklere aşıktım ve bu yüzden çok çabuk hastalanıyordum.
"Sıcak!" Hyunjin beni son anda uyarırken açık kalan ağzımı kapatıp çubukda ki eti üflemeye başladım. Hyunjin birkaç salise geç kalsa şuan ağzım haşlanmıştı sanırım.
İyice soğutup ağzıma atarken sonunda yiyebilmemin sevinci ile kollarımı salladım ve ufak bir sevinç dansı yaptım. Cidden fazla lezzetliydi.
Hyunjin'in yüzünde ufak bir tebessümle beni izlediğini gördüğümde donup kaldım ve çiğnemeyi bıraktım. Seslice yutkunurken yüzümün yanmaya başlamasını sorgulayamayacak kadar tuhaf hissediyordum.
Boğazımı temizlerken gözlerimi kaçırdım ve çubuklarımın arasına haşlanmış domatesi sıkıştırdım.
"Sen yemeyecek misin?" mırıltımla beraber domatesi üfleyip ağzıma attım. O sırada Hyunjin gözlerini üzerimden çekmeden arkasına yaslandı ve nefesini bıraktı.
"aç değilim" benim yememi mi bekliyordu? O hiçbir şey yapmadan beni izlerken nasıl yemek yiyebilirdim ki?
Ortamda ki tuhaf hava ikimizi de geriyor olmalıydı. Ya da sadece beni geriyordu çünkü Hyunjin oldukça rahat görünüyordu.
Gergin geçen bir yemeğin ardından Hyunjin ile yine birlikte toplayıp makineye yerleştirmiş, ardından merdivenleri çıkmaya başlamıştık.
Bugün tekrar onunla aynı odayı paylaşacaktım. Artık yeni odamın camı düzeltilene kadar ya da dışarıda ki yeri sarsan lodos bitene kadar böyle olacaktı.
Odaya girdiğimizde Gittiğim ilk yer eski yatağımdı. Gerçi eski de sayılmaz sadece birkaç saat başka yatakta uyuyup buraya geri gelmiştim. Yatağıma yüzüstü atlayıp yüzümün yastığıma gömülmesine sebep olurken kollarımı iki yana açıp öylece durdum.
Düşünmeden edemiyordum. Ona karşı nasıl davranmam gerektiğini sorgulayıp duruyordum. Eğer o sorun etmeseydi ona her zaman ki gibi yakın davranabilirdim ama Onun ne hissettiğini bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love without thinking |HYUNLİX
Fanfiction"düşünmeden sev Felix. Eğer düşünürsen sevemezsin çünkü" "Ama Bu yanlış" "kime göre? Benim tek doğrum sensin." endişeyle dudağımı dişlerken tuttuğu elimi bırakır gibi oldu. Bir an korktum ama neden korktum onu da bilmiyordum. Ellerimizi kenetleyip a...