Çaresizlik

3.2K 348 259
                                    

"Jisung!" kolunu tutup kendine çeviren bedene dönerken ilk defa öfkeden deliye dönen bakışlara dolu gözlerle baktı. Felix ona hem korku dolu gözlerle hem de sinirle bakarken zorla yutkundu ve başını eğdi.

"Ne Halt yiyorsun sen? Gidiyoruz" kimsenin duymaması için dişlerinin arasından sessizce bağıran Felix kolunu çekiştirirken ona karşı geldi ve kolunu çekti. Felix donup kalırken ısırdığı dudaklarını serbest bıraktı.

"Git buradan Felix. Seni görürse daha da sinirlenir" Felix kızarmış gözlerini kısa olana çevirdi ve inanamayarak baktı. Cidden ne yapmaya çalışıyordu bu Aptal çocuk? Chan söylemese geç kalacak ve belki de Jisung'un hayatı tamamen bitecekti.

"Jisung bak dövmekten çekinmem seni. Şimdi yakalanmadan geri dönüyoruz." itiraz istemeyen bir sesle konuştuktan sonra kolunu tutup tekrar çekiştirdi. Jisung bir süre ona karşı gelmeyip ara bir sokağa girmelerine izin verirken dayanamayıp tekrar çekti kolunu. Bu sefer Felix bırakmamış ama durup tekrar ona dönmüştü.

" Neden anlamıyorsun Felix? Benim yüzümden acı çekiyorsunuz. Sırada ki sensin hiç korkmuyor musun?" Felix en azından evden uzaklaşmanın rahatlığıyla nefesini bıraktı ve ona fazla ciddi baktı. Bu sefer cidden sinirlenmişti ve ona bir yumruk çakmamak için kendini zor tutuyordu.

" Korkuyorum tabiki! Ama bundan sanane?" Jisung şaşkın bir şekilde Ona bakmaya başlarken Felix üzerine yürüyüp aralarında ki mesafeyi kapattı.

"Sen mi sebep oluyorsun bu korkuma? Asıl sen anlamıyorsun. Biz bir şekilde hayatımıza devam edebiliriz. Bak Jeongin hala yaşıyor, Seungmin bir şekilde toparlayabilir ama Sen o eve girince geri dönüşün olmayacak!"

"Ama acı çekiyorsunuz!"

"yani?! Bundan kendini sorumlu tutman her şeyi daha da zorlaştırıyor anlasana! Kimse seni suçlamıyor, bırak artık şu siktiğim düşünceyi!"

Daha da çok ağlayan Jisung elleriyle yüzünü kapatınca Felix zorla yutkundu ve dolan gözlerini yukarı çevirip nefesini yavaşça bıraktı. Her şey daha ne kadar kötüleşebilirdi ki?

" Her şeyin bitmesini istiyorum" Hıçkırıklarının arasından zorla konuşan Jisung'a kısa bir bakış attı ve sakinleşmeye çalışarak gözlerini kapattı. Cidden dayanamıyordu bu duruma artık. Neden mutlu olamıyorlardı? Minjae'yle karşılaştığında onu öldüresiye dövecekti. Arkadaşlarının döktüğü her gözyaşı için ondan intikam alacaktı.

Kollarını kısa olana sarıp saçlarını okşarken Jisung bunu bekliyormuş gibi bedenini ona yasladı ve elleriyle kapalı yüzünü omzuna koydu.

"her şey bitecek Jisung ama bu senin ona gitmenle olmayacak. Lütfen artık bizi korkutma ve böyle bir şey yapma bir daha" Jisung başını yavaşça sallayıp onu onaylarken bir süre daha ağlamasına devam etti. Bundan sonra sıra Felix'teydi. Artık Hyunjin'i bir saniye bile yalnız bırakmayacak, gittiği her yerde yanında olacaktı. Çünkü Minjae onu yalnız yakalamayı bekliyordu. Ona bu şansı vermeyecekti.

***

Zincire yasladığı başını çekmeden yavaşça ayağıyla ittirdi salıncağı. Tam tepede parlayan güneş yavaştan dönmüş ve direkt yüzüne vuruyordu ışığını. Neyse ki ne yakacak kadar ısıtıyor ne de gözlerini alacak kadar fazlaydı güneş ışığı.

Saatlerce ağlamaktan acıyan gözleri, tuzlu gözyaşlarının çatlak olduğu için yaktığı dudakları kıpkırmızı olmuş, hafiften şişmişti. Birkaç saat önce içinde başlayan fırtına bitmiş, kendini tamamen hiçliğe bırakmıştı. Bomboş hissediyordu. Fırtına sadece içinden bir şeyleri götürmemişti, her şeyi silip süpürmüştü. Duygular, düşünceler, istekler... Her şey tamamen uzaklaşmıştı sanki ondan.

 Love without thinking |HYUNLİX Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin