Şeytanın ilk hali

3.6K 347 397
                                    


|Felix|

Sevmekten asla vazgeçemediğimiz insanlar vardır hayatımızda. Ne kadar hata yaparlarsa yapsınlar, ne kadar canını yakarlarsa yaksınlar bir aptal gibi sevmeye devam ederdik onları. Bu kişileri gördükçe hep 'ne kadar salaklar' derdim ama hiçbir zaman 'asla öyle olmam' demezdim. Sevmeyi hobi edinmiş olan birisi olarak o konuda hiç kendime güvenmiyordum.

Çocuklardan birisi benim canımı yaksa onlara asla nefret besleyemez, canlarını yakamazdım. Belki bir çok insan bunu yapabilir ama ben insanları kırmakta kesinlikle vasattım.

Bu yüzden Seungmin'i anlamak için onun yaşadığını yaşamama gerek yoktu. Bir insan ufakta olsa biraz empati kurduğunda ona hak verirdi zaten. Ne kadar canını yakarlarsa yaksınlar Seungmin hayatı boyunca ailesine fazla sevgi vermişti. En azından ailem var diyebiliyor, onlara değer veriyordu.

Onu ilk tanıdığım zamanlar da bile anında anlamıştım ailesine verdiği o büyük değeri. Şimdi onları kaybetmiş olmasının onda nasıl bir iz bıraktığını tahmin edebiliyordum.

Jisung'la okula dönerken Hyunjin'in arayıp Seungmin'in yerini söylemesiyle ikimiz de oraya gitmiştik. Jeongin ona yetişemediğini ve kaybettiğini söylemişti. Ona da yeri söylemiş ve o parka gitmiştik.

Hyunjin'in bunu nasıl bildiğini, Okuldayken Seungmin'in yerini nasıl öğrendiğini bilmiyordum ama o an sorgulamaktan daha önem verdiğim şey vardı. Kardeşim dediğim o çocuğun yanında olup ona destek olmak. 

Onu baygın bir şekilde bulduğumuzda hastaneye götürmeye karar vermiştik fakat Jisung'un yorgun olduğu için bayıldığını, eve götürüp dinlenirse kendine gelebileceğini söyleyince itiraz etmemiştik. Bizim ev boş diye bize götürmek istemiştim ama Jeongin'in fikri hepimizin aklına yatmıştı.

Onlarda kalırsa daha iyi olacaktı. Hem Aileleri evde yoktu hem de Sunyeon noona Bir psikoloji öğrencisi olarak ona yardımcı olabilirdi. Bu yüzden taksi çağırıp Jeonginlere gitmiş Onunla güzelce ilgilenmiştik. Avuç içlerine krem sürüp yara bandı yapıştırmış, Okul kıyafetlerini çıkarıp Jeongin'den aldığımız rahat edebileceği kıyafetler giydirmiştik. Ardından iyice dinlenmesi için onu yalnız bırakmıştık.

Uyanmamıştı. 

Havanın kararmasına 1 saat kalana kadar beklemiş, o sırada üçümüzde sessizce ne yapacağımızı düşünmeye başlamıştık. Doğruyu söylemek gerekirse, Ödüm kopuyordu. Her an kötü bir haber alıp aynı Jeongin ve Seungmin'e olduğu gibi paramparça olmaktan ödüm kopuyordu.

Ve beni en çok korkutan, Minjae'nin beklememesiydi. Jeongin ve Seungmin'den aldığı intikam arasında sadece 1 gün vardı ve eğer bu sıra devam ederse Sadece yarınım kalıyordu. 

Nefesimi bıraktım ve ıslak saçlarımı makineyle kurutmaya başladım. Bu olanlar yüzünden buluşmayı ertelemiş, onun yerine pazar bizde toplanmaya karar vermiştik. Ryujin boşvermemizi ve kendimizi zorunda hissetmememizi söylemişti ama doğrusu bu beni rahatlatıyordu.

Minjae'nin Pazar günü bir şey yapacağını düşünüyordum ve kalabalık olursak bir şey yapamazdı. Bu yüzden Ryujin'e arkadaşlarını da getirebileceğini söylemiştim. 

Kuruyan saçlarımı dağıttım ve makineyi kapatıp dolaba koydum. Aynada yeni boyadığım beyaz gibi duran ama çok açık bir sarı olan saçlarımı inceledim. Hoş olmuştu.

Aslında amacım sarı yapmaktı ama birden gelen cesaretle beyaza yakın bir renk yapmıştım. Okulumuz kolej olduğu için sorun edeceğini sanmıyordum ki ceza almak çokta umurumda değildi. 

 Love without thinking |HYUNLİX Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin