Korku

3.1K 326 402
                                    

|Hyunjin| 

Flashback

"İyiyiz biz, merak etme" Kendimi hastanenin önündeki banka bıraktım yavaşça. Ağrı kesici içsem de karnımdaki acı hala varlığını koruyordu. Çok acımıyordu ama hareket ettikçe acı artıyordu.

Felix sürekli bakmak istemiş ve ben izin vermedikçe daha da korkmuştu bunu biliyordum ama karnımda ki büyük morluğu görünce daha da korkacağını biliyordum. En azından kendi kafasında kurup ihtimal vermesi, gerçeği bilmesinden daha iyiydi.

"Peki tatlım. Aranız nasıl oldu? Düzeltebildiniz mi?" seslice yutkunurken bakışlarım hemen karşımda, hastanenin yolunu aydınlatan sokak lambasını buldu. Işığı direkt üzerime vuruyor, gözlerimi hafifçe alıyordu.

"Düzeldi." Diyebildim sadece. Başka şeylerde söylememi, hatta neler olduğunu anlatmamı istiyordu ama bunu yapamazdım. Ne kadar bana yardımcı olsa ve şuan böyle olmamıza sebep olan kişi olsa bile ona söyleyemezdim. Ne olursa olsun... O bizim annemizdi. Sadece birimizin değil.

"Ben... Teşekkür ederim anne." Sesimi sadece onun duyabileceği bir tonda tutmuş, etrafta gezinen gözlerim kaldırımı bulmuştu. Başımı eğip yüzümü saklarken annem bir süre cevap vermedi. Ardından derince bir nefes aldığını duydum.

"Ne için teşekkür ediyorsun tatlım?" Yara bandı yapıştırmalarına izin vermeyip sadece krem sürülmüş yaralı dudağımı hızlıca yaladım. Yara bandı ile rahatsız olacağıma emindim. Ne kadar yaranın görünmesinden rahatsız olsam da yara bandı takmaktan daha iyiydi.

"Gitmediğin ve yanımda kaldığın için. Bir başkası olsa beni şimdiden terk etmişti. İleride babamın yapacağı gibi."

"Hyunjin-"

"Lütfen beni dinle" Diyerek konuşmasını engelledim. Bu konuyu hiç konuşmamış, ikimizde kaçıp durmuştuk.

Asla konuşmasak bile hep yanımda olmuş, beni desteklemişti. Beni yargılamamış, bir erkekten hoşlanmama rağmen benim mutluluğumu düşünmüştü. Üstelik onun öz çocuğu bile değildim. İstese beni yetimhaneye verebilir hatta istediği lafı edebilirdi ama o beni desteklemişti.

Zorla yutkunurken uzun saçlarımı arkaya atıp derin bir nefes aldım.

"Yıllarca Felix'i sevdiğimi bildiğin halde yanımda oldun, hatta... Onunla aramızı düzeltmemiz için sahte bir tatile bile çıktın. Sana onunla hala aynı olduğumuzu söylediğimde Felix'e Lodosu bahane edip süreyi uzattın. Bunu neden yapıyorsun bilmiyorum ama... teşekkür ederim anne."

Yanan gözlerimi kapatıp kendime süre tanımaya çalıştım. Şuan onun da böyle yaptığına emindim. İkimizde birbirimizin toparlanması için zaman veriyor, ikimizde gözyaşlarımızı geri göndermeye çalışıyorduk. Ne kadar kan bağımız olmasa da biz aynıydık.

"Çünkü, Birlikteyken Mutlusunuz Hyunjin. Hiç kendinize üçüncü bir göz olarak bakmadınız ama sizi ne zaman bir arada görsem ikinizin de gözleri gülüyor. Felix duyguları bilmeyen, daha olgunlaşmamış birisi ama seni sevdiğini hissediyorum. Ona duyguları öğretebilecek tek kişi sensin" Dudaklarım yukarı kıvrıldı istemsizce.

Bazen... çektiğim bütün acıları hak ettiğimi düşünüyordum. Hayatımda yer olan o sayılı kişileri hak edebilmem için o acıları çekmeliymişim gibi hissediyordum. Bu yüzden her zaman minnettardım sanırım. Yanımda her daim olan insanlarla tanıştığım için...

"Bunu asla unutma Hyunjin. Felix ve sen benim çocuğumsunuz ve benim tek istediğim sizin mutlu olmanız. Nasıl olduğunuzun bir önemi yok ister kardeş, ister aşık. Beni sadece iyi ve mutlu olacağınız ilgilendiriyor" 

 Love without thinking |HYUNLİX Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin