Bu kadın beni katil etmeden şu işkence bitseydi.

326 51 1
                                    

Gün ışığı odayı aydınlatırken Yağmur her zamanki gibi gözlerini açar açmaz saate baktı. Havanın sıcaklığı denizin kokusu ve dalgaların sesi ile nerede olduğunu hatırlayıp  daha erken diyerek kalkmak için bir nedeni olmadığını fark etti. 

Başını tekrar yastığa komadan dün geceyi hatırlayıp yatağın diğer ucuna baktığında yalnız olduğunu gördü rahat bir nefes aldı. Bütün gece zoraki kocası ile aynı yatakta olmanın huzursuzluğu ile gözüne bir türlü uyku girmemişti. Adamla anlaşmalarında aynı çatı altında kalacaklardı. Neden öne sürdüğü bütün koşullar bir bir geri tepiyordu. Huzursuzca doğruldu ve sırtını yatak başlığına dayadı. İnsan düğün hediyesi olarak altın takar ev hediyesi alırdı. Balayı da nereden çıktı diye söylendi. 

Gözleri odanın dağınıklığına kaydı. Adam düzen nedir bilmiyordu. Onun eşyalarını toplayacağını sanıyorsa gerçekten aptaldı. Aklı düşüncelerle dolu iken Demirin yarı çıplak banyodan çıktığını gördü. Küçük beyniyle Allahtan alt kısmına birşeyler giymek aklına gelmiş diye içten içe durumlarına isyan etti. Yabancı bir erkekle aynı odada bu şekilde olmanın verdiği tedirginlikle “Odada bu halde dolaşamazsın.” Diye söylendi. Söylendi söylenmesine de karşısındaki adam laftan anlayacak gibi değildi. Aldığı cevap daha da  sinirlenmesine neden oldu. 

Elindeki havluyla saçlarını kurularken “Kimsenin buna dikkat ettiğini düşünmüyorum, ayrıca dün yanındaki dallamanın üzerinde bir şey yokken hiçte şikâyetçi görünmüyordun.” diye tepki gösterdi.

Kimden söz ettiğini anlamadığından “Yanımda ki   de kim?” diye tekrar etti.

“Havuzun başındaki avukat.”

Sırtını başlıktan uzaklaştırıp öne doğru eğildi ve sesinin tonu fark edilecek derecede sert çıktı. “Ağzını bozma  dallama dediğin adan tanıdığım çoğu odundan daha kibar biri.” diye tepki gösterdi.

Karısının adamı savunmasına karşı “Eminim öyledir.” diye sözlerini umursamamaya çalıştığını göstermek istiyordu. Aslında daha fazlasını söylemek için büyük bir istek duyuyordu. Ama Yağmur duyacaklarına ne kadar katlanırdı bilemedi. Saçlarını kurularken telefonunun çaldığını duydu. Elindeki havluyu yatağın üzerine atıp ekrana baktığında arayanın kim olduğu yazmıyordu.  

Genç adamın balkona çıkıp konuşurken suratının asıldığı Yağmur'un dikkatini çekti. Konuşmanın ortasında panikleyip balkon kapısını kapattığında merakı hissedilir derecede artmıştı. Belki de dün havuz başında telefonunu veren sarışındı. Aradığına göre daha önce Demirin aradığı düşündü. Her ne kadar kiminle görüştüğü umurunda olmasada kocası olarak kendisine saygı duymasını beklerdi. Sonuçta çıkacak küçük bir dedikodu sonrasında büyük sorunlara yol açabilirdi. Bir an yanına gidip uyarmak istedi ama birbirlerinin hayatlarına karışmayacaklarına dair anlaşma yapmışlardı. Demirin bunu kendisine karşı kullanacağını bildiğinden susmanın daha doğru olacağına karar verdi.

Demir konuşmasını sonlandırmış olsada bir süre balkondan odaya girmedi. Daha doğrusu giremedi.  Duyduklarından sonra sakinleşmeye çalışıyordu. Olanlara bir türlü akıl erdiremiyor, neden sorularına cevap arıyordu. Gözleri Yağmuru buldu. Anlatacaklarından sonra dahada tedirgin olacağını düşündü. Belkide bi süre susmak en iyisiydi.

Zaman ilerliyordu odaya girdiğinde Yağmur’un tekrar yattığını gördü. “Karnım acıktı benim hadi kahvaltıya inelim.” Diye önerdi ama cevap alamayınca üzerindeki pikeyi çekiştirerek  “Hadi kalk.” diye söylendi.

Yağmur başını yastıktan kaldırmadan kızarak” Beni rahat bırak ,sen git .“diye tersledi. 

“Burada yalnız kalamazsın.”

Yağmur sonunda yastıktan başını kaldırıp boş bir ifadeyle baktı.

Demir kirli sakalını kaşırken odanın içinde bir kaç tur atıp “Tek başıma inersem dikkat çekerim haydi kalk.” diye bir kez daha uyardı. 

“Tatile çıkan insanlar yapışık ikiz değiller.” Diyerek bu sefer başını yastığın altına gizledi.

“Bu bizim için geçerli olmayabilir, ama yeni evlenen çiftler genelde birbirinden ayrılmaz. “

Boğuk çıkan sesiyle “Senden daha inandırıcı bir kaç kelime beklerdim.” diye karşılık verdi.

“Sabrımın da  bir sınırı var kalkmazsan senin için hiç iyi olmayacak .”

Yağmur bunu bir tehdit olarak algılayıp doğruldu ve daha önceki tartışmalarını hatırlayıp “Zorbalığa tekrar mı başlıyorsun.” diye söylendi.

Demir “ Zorba olmam hoşuna gitmiyorsa romantikte takılabilirim.” Diyerek tedirgin etmek için yatağın diğer tarafına uzanıp  Yağmur’un saçlarıyla oynayarak “Yanında da kalabilirim benim için sorun olmaz.” Diye genç kızı huzursuz etmek istedi. Böylece kahvaltıya inmekten başka şansı kalmayacaktı.

Yağmur duyduklarından sonra pes edip yataktan kaçarcasına  banyoya girdiğinde olanlara inanamıyordu. 

Kahvaltıdan sonra Yağmur denize girmek istediğini söyledi. Hazırlanmak için önce Yağmur odaya çıktı. Sözleştikleri gibi yarım saat sonrada Demir.

Saat 11 gibi şezlongun üstüne havlusunu sererken Demir yüzmeye başlamıştı bile. Yüzerken aklında tek bir düşünce vardı. Gelen telefondan Yağmur’a anlatıp anlatmamak.  İçinde oluşan huzursuzlukla gözü sürekli genç kızın üzerindeydi, tehlikenin nereden geleceği hiç belli olmazdı. Etrafı kontrol ederken karısı üzerini çıkartması ile  tüm dikkati dağıldı. Beyaz tenini ve ince vücudunu saran iki parça turkuaz rengi kumaşa gözleri takılıp kaldı. Bir an suyun içinde ateş basmış gibi oldu. Kendisinin dikkatini çektiyse başkalarınında çekmiş olabileceğini düşündü. Etrafına  bakıldığında iki gencin gözlerini dikip karısını izlediğini gördüğünde sinileri tavan yaptı. Tepki vermek istiyordu. Gidip adamların ağızlarını burunlarını dağıtmak için çıldırıyordu. Ama suç onlarda değil suç Yağmur aptalındaydı. Sanki dünyada giyecek başka bir şey kalmamıştı. Gidip varla yok arası iki kumaş parçasıyla bütün dikkati kendi üzerinde topluyordu. Sudan çıkıp hızlı adımlarla yanındaki şezlonga uzandı ve adamlara sinirli bir halde bakıp yumruğunu sıkarak burnuna sürttü. ‘Bu kadın beni katil etmeden  şu işkence bitseydi.’ Diye kendi kendine söylendi. 

İstediği olmuştu ve adamlar tedirgin bir halde başka yöne bakmaya başladılar.

Genç kız gerçek karısı olmasa da soy ismini taşıyordu ve biraz dikkat etmesi gerekiyordu. Ama sorun bunu ona nasıl anlatacağıydı. Biraz düşününce susmanın daha doğru olacağına karar verdi. Bir kaç gün dişini sıkacak ve etrafından ayrılmayacaktı. Yanında güneşlenen  karısını baştan aşağı süzdü. Bu kadar güzel olması onun suçu değildi, ama üzerindekiler kesinlikle onun suçuydu. Aniden kalbindeki ritimde hissedilir derecede artışı fark etti. Hiç iyiye alamet değildi, korkmaya başladı. Olmazdı olamazdı kalbi Özlemi unutmamışken fırsatçı bir kadın için atamazdı. Zaten Yağmur  gibi bir kadından hoşlanmak kendini uçurumdan atmak ile eş değerdi. Hiç bir ortak noktaları yoktu. Hayatı boyunca özgür yaşamış kendinden başka kimseyi düşünmeyen biri ile yaşamak düşüncesi bile imkansızdı. Sadece güzel olduğu için beğenmişti. Buda sağlıklı bir erkek için normal bir durumdu. 

Etrafına bir kez daha bakıldığında bu sefer daha yeni ergenliğe girmiş bir oğlanın baktığını fark ettiğinde ne tepki vereceğini bilemedi. Bu kadın yüzünden kesin katıl olacaktı, üzerindeki bikiniye bakarken kendisi içinde işkenceden farksız olduğuna yemin ederdi.

BANA KAL DE (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin