Bu akılsız adam yüzünden sonumuz karakolda bitecek.

256 47 1
                                    

Masanın başında nerdeyse uyukluyordu, geldiğinden beri ert iki fincan kahve içmişti. Önündeki dosyalara odaklanması gerekiyordu ama vücudu bana mısın dememişti .

Düğünden çıktıklarında o kadar da geç değildi ama sokaklardaki trafik ve korna sesleri hala kulaklarında yankılanıyordu. Milli takımın zaferi nedeniyle bütün İstanbul sokaklara eğlenmeye çıkmıştı. Bu nedenle evin yarım saatlik yolunu üç saatte tamamlamışlardı. Duş alıp yatağa girdiğinde saat ikiyi geçiyordu. Yatıp dinlenmek güzel olurdu ama bu seferde Demir'in söylediği sözleri sabaha kadar kafasından atamadı. 'Eğer bu evliliğin sadece kağıt üzerinde kalmasını istemiyorsan bunu bana söylemen yeterli.'

Yağmur öğleden sonra yönetim kuruluna sunulacak dosyalar için erkenden kalkıp işe gelmek zorunda kalmıştı. Düğünü pazar yerine cumartesi yapmış olsalardı şu anda yatağının tadını çıkartıyor olacaktı. Misafirlerin çoğu da şu anda kendisi ile aynı şeyi düşünüyor olmalı diye iç geçirdi.

Düğün güzel başlamıştı Demir'in kolunda içeri girdiklerinde bütün gözlerin üzerinde olduğunu hissetti.

Kimsenin bu evliliğin temelinin bir anlaşma üzerine kurulduğunu bilmesini istemiyordu. Öyle düşünecek olanlarında aklından geçenleri tersine çevirmek için mükemmel bir fırsatdı. El ele girdikleri ortama biraz daha ayak uydurmak için kocasına sokuldu. Demir'de fark edip kendini oyuna dahil ettiğinde göze batacak bir durumlarının kalmadığına emindi.

Yakın çevresinin tebrikleriyle yerlerine otururken her şeyin güzel olacağına kendini inandırmıştı. Ta ki Cenk'le Demir karşılaşana kadar. Buda yetmez gibi aynı masayı paylaşmak zorunda kalmaları bütün gece olay çıkmasın diye diken üstünde oturup, dişlerini sıkmak zorunda kalmıştı. Cenk'in gözlerini üzerinde her hissettiğinde düğün için aldığı elbiseyi giymediğine şükretti.

Bir ara Cenk Demir'i yok sayıp dansa kaldırmak isteyince sinirleri tavan yapmıştı. Allah'tan babasıyla aynı masayı paylaşıyordu da duruma hemen el koymuştu. "Kusura bakma evlat ama bana sözü var." diyerek gerilimi sonlandırmaya çalışmıştı.

Bütün gece babasının Demir'in dikkatini dağıtmak için konuşmak zorunda kaldığını hatırlayınca gülümsedi. Zaten Demir'in kalabalıkta bir şey yapmayacağını düşünse de Cenk sürekli olay çıkması kötü şeylerin olacağının habercisiydi.

Bir ara izin isteyip tuvaletine gittiğinde dışarıda Cenk'in kendisini beklediğinden habersizdi. Fark ettiğinde adımlarını hızlandırdı ama bileğinin yakalamasıyla etrafındaki kimseye bir dedikodu malzemesi vermemek bir adım geriledi.

Cenk "Güzelliğinle herkesi büyüledin." dediğinde istemsizce kocasına baktı. Babasıyla bir şeyler konuşuyordu.

"Bu yaptığın çok yanlış. Ben artık evli bir kadınım."

"Bu düğün bizim olabilirdi. Ama sen gidip o aptalla evlendin. Hem de.."

Yağmur daha fazlasını duymak istemedi. Eliyle durdurup "Kocam hakkında yorum yaparken daha dikkatli ol. Biz diye bir şey hiç olmadı olamazdı ben kocamı seviyorum." Dediğinde bakışları bir kez daha Demir'in olduğu masaya gitti. Öfkeden koyulaşmış bir çift mavi gözü üzerinde hissedince bütün bedeni buz kesti. Kendisi gibi masada oturanların bir çoğu da fark etmiş olmalı ki bir kaç kişinin bakışları da kendilerinin olduğu yöne kaydı.

Özellikle de Necati bey. Her seven erkek gibi damadının kızını kıskandığını düşünüyordu . Bilmiyordu ki Demir'in kıskançlıktan daha fazlasını hissettiğini. Onun yüzünden Yağmur'a hak etmediği hitaplarda bulunmuştu. Gecenin bir yarısı evini gözetlemiş, çenesine yumruk yemişti ve Yağmurun peşini hala bırakmıyordu. Hissettikleri kıskançlıktan daha fazlaydı. Yada kıskançlığın tanımını değiştirip adını öfkemi koymuştu.

Yagmur bir an önce bulunduğu yeri terk etmenin derdindeydi 'Bu akılsız adam yüzünden sonumuz karakolda bitecek." iç geçirdi. Yüzüne taktığı sahte tebessümle " Kocam beni bekliyor izninle." Diyerek Demir'in buz gibi bakışlarında masalarına doğru ilerledi. Yerine geçtiğinde kocasının buz gibi bir ifadeyle kulağına "İnan bana kendimi zor tutuyorum. Elimden bir kaza çıkmadan buradan gidelim." Diye buyurduğunu duydu.

Arabaya bindiklerinde Demir hala sinirini çıkaracak bir şeyler arıyordu. Savurduğu küfürlerin sahibi hiçbirini duymasa da ağzından çıkmasına engel olamıyordu. Biraz sakinleşince son söz olarak Yağmura bakıp "Benim soyadımı taşıdığın sürece o kobay faresi ile aranda ki mesafeye dikkat et." Dedi ve sustu.

Eve geldiklerinde hala Demir'in suratının asık olduğunu hatırladı. Hatta merdivenlerden çıkarken " O piç biraz daha ileri giderse ne senin nede babanın hatırı beni durdurabilir." Diye son sözünü söyleyip odasına girdiğinde kocasının haklı olduğunu bilerek sessiz kaldı.

BANA KAL DE (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin