Allah kolaylık versin işin bu hödükle zor.

505 59 4
                                    

Yağmur biraz önce yaşadıklarını düşünüp bir kişi dışında kimseye görünmeden kurtulduğu için şükür etti. Çıkacak küçücük bir olay hem toplantıya hemde hayatına gölge düşmesine neden olabilirdi. ‘Ucuz kurtuldum.' diye düşünürken ‘O kadar da sevinme hiç tanımadığın bir adamın ayaklarına kapandın.’ Diyen iç sesi kendisi ile dalga geçerken , yaşadıkları gözünün önünde bir kez daha canlandı ve cevabı da kendi kendine verdi. ‘Nasıl unutabilirim.’  

Temiz hava sayesinde yaşadıklarının ağırlığını biraz olsun üzerinden atmayı başarabilmişti. Birde ayağındaki ayakkabılar saatlerdir canına okumasaydı daha iyi olacaktı. Zaten yaşadığı talihsizliğin de baş kahramanıydı. Yalınayak kalmayı göze alabilse hiç düşünmeden bulunduğu yerden aşağıya atacaktı. Aklına gelenle tebessüm etti. Bugün bütün olumsuzluklarını üzerine çekerken ayağındakileri aşağı atsa kesin en olmayacak kişinin kafasına düşerdi. 

Elinde tuttuğu telefonu açıp rehberden Deniz yazan numarayı çevirdi. Etrafa göz attı, şu saatten sonra tenha bir yerlere saklanmaya cesareti yoktu. Fazla kalabalık olmayan ve bazılarınında yaklaşamayacağı bir yer seçip oturdu. Telefonu üçüncü çalışta açıldığında içindeki sıkıntıları aldığı nefesle salı verdi. Karşıdan “Buzlar perisi.“ sözlerini duyunca gözleri doldu. İç çekip batmakta olan güneşe seyrederken. “Sesini duymaya o kadar ihtiyacım vardı ki.” diye cevap verdi. Saat farkını düşünerek “Hala evde misin?” diye sordu. 

Deniz “ Birazdan çıkacağım ,sesin kötü geliyor, orda her şey yolunda mı?” diye sordu.

Arkadaşını okadar çok özlemişti ki burnunun direği sızladı. Sesindeki hüznü saklamaya çalışsada başaramayınca desteğine ihtiyaç duyup “Keşke sana her şey yolunda diye diyebilsem ama hiç bir şey yolunda değil.” itirafta bulundu.

“Yine evlilik konusu mu?” 

“Başka ne olabilirki.”

“O halde atla uçağa buraya gel.” 

"Bende orada olmayı çok isterdim. “ dediğinde gözleri doldu. Çocukluğundan itibaren insanlardan uzak durup kendi içinde yaşamayı seçmişti. Tek sığınağı odası ve kitaplarıydı. Hayatı boyunca annesi ne isterse onu yaşamıştı. Yine eski Yağmur olmak istemiyordu. Ama görünen o ki bir kaç yılda oluşturduğu kendine güven burada yavaş, yavaş mum misali eriyordu. “Babam dönmemi istemiyor.“

“Ne demek dönmeni istemiyor. Okul ne olacak?” 

“Emin değilim. Ya nişanlanıp okulu bitireceğim. Yada okul hayatıma son noktayı koyup evlilik planlarına boyun eğeceğim.” Diye cevap verirken sesi umutsuzdu.

“Hemen ümidini kesme şimdiye kadar kimse sana istemediğin bir şeyi yaptıramadı. Ben hala bir çıkış yolu bulacağına eminim.”

Deniz geçmişteki Yağmur'u hiç tanımamıştı. Ev arkadaşı aradığını duyduğunda yurttan ayrılıp yanına taşınmıştı. Yaklaşık üç senedir de birlikte yaşıyorlardı. Ailesinin yanından ayrıldığından beri özgürce kararlarını almaya başlamış ve kendine güven gelmişti. Şimdiyse evine döndüğünden beri annesinin ruhu kendini yine esir almıştı. “Bir çıkış yolu varsa da ben göremiyorum. Bütün ümitlerim tek tek dibi boyladı.” diye itiraf etti. Ailesinde babasından başka kimse kalmamıştı. Şimdide babası elini kolunu bağlıyordu. Korkuyordu kendisine sırt dönmesinden.

Deniz dikkatini çekmek için sesini sertleştirip “ Sen ne zaman bu kadar çabuk pes eden bir kız oldun.” diye tepki gösterdi.

“ Haklısın ama!“

“ Aması yok göreceksin her şey senin istediğin gibi olacak. Eğer olmazsa da benim arkadaşım ne yaşarsa yaşasın o Cenk denen aptala dünyayı dar eder gene de  boyun eğmez.”

BANA KAL DE (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin