Umarım öyle bir hata yapmamıştır.

257 47 2
                                    

Yağmur uyku tutmayınca erkenden kalktı. Banyoya girerken  Demir’in üzerine bir şey giymeden yatmasının nedenin kendini kızdırmak olduğunun bilinciyle cezalandırmak istedi. Yanına yaklaştı gözü sehpanın üzerindeki sürahiye kaydı. İçinden bir ses sürahideki suyu üzerine boşaltmasını söylerken vicdanı aklındakini unutmasını bu kadar huzurlu uyuyan birisini uyandırmanın günah olduğunu haykırdı. 

İstemsizce bakışları  Demir’in omzundaki yara izine kaydı. Daha önce de görmüştü. Ama bu kadar dikkatli görme şansı hiç olmamıştı. Nasıl olduğunu sormak istedi. Ama terslemesinden veya acısını hatırlatmak tan korkarak vazgeçti. ‘Bir insan bu kadar büyük bir yaraya sahip olmak için ne yaşamış olabilir. diye aklından geçirirken merakına yenik düşüp Sıla’ya sormaya karar verdi.

Hazırlanıp aşağı indiğinde mutfakta Sılayı elinde kahvesini yudumlarken buldu. Bugün içinden bir ses gününün güzel geçeceğini söylüyordu. “Günaydın” diyerek kendine çay yerine bir  fincan kahve aldı ve görümcesine eşlik etti. Şükran teyze her zamanki gibi erkenden gelmiş ortalıkta dolanıyor arada etrafta olan biteni kavramaya çalışıyordu. Yağmur görmemezlikten gelirken Sıla “ Sana da günaydın. Kahvaltı yapmayacak mısın?“ diye sorduğunda gönülsüzce masanın üzerindekilere göz attı. “Canım istemiyor daha sonra bir şeyler atıştırırım. Siz hastaneye mi?“ diye sordu.

“Evet bugün tahlil verilmesi gerekiyor. “ 

“Demir sizinle gelmiyor mu?”

“Abim akşam söyledi, ama annem kabul etmedi. Sonrasında alışveriş yapıp biraz dolaşacak mış Gönül sultan.” Diyerek tebessüm etti.

“Size kolay gelsin.” sözleriyle kahvesinden bir yudum alıp yukarda merak ettiği durumu bir süre sustuktan sonra öğrenme isteğine karşı koyamadı.  “Sıla sana bir şey sorabilir miyim? “ diye sorduğunda genç kız başıyla onaylayınca tedirgin bir sesle “Abin büyük bir kaza geçirdi mi? “  

Sıla merak içinde “Neden böyle bir şey sordun?“ 

Yağmur kendi omzunu göstererek “Burada bir karıştan büyük yara izi var. “ 

“Bunu ona sordun mu?“ diyerek gözlerini kaçırdı.

“Hayır. Hatırlatıp üzmek istemedim.”

“O yaraya abim kader çizgisi der.” Diye açıkladı.

“Kader çizgisi mi?”

Gönül hanım Sıla’ya seslenerek “Ben hazırım çıkalım mı?“ diye sözünü kesti ve kızına baktığında Sıla ne yapması gerektiğini anladı. “Bence bunu abime sormalısın isterse o sana her şeyi anlatır.” diyerek masamın üzerindeki çantasını alıp annesiyle dışarı çıktı.

Kocasının omzundaki yaranın nasıl olduğunu daha da çok merak etti. Birde neden kader çizgisi dediğini ve altındaki hikayeyi merak etti. Odasına girerken Demir’in uyduğunu düşünerek kapıyı açtığında banyodan gelen sese kulak verdi. Başucundaki sürahiyi görünce sabahki uyandırma isteğini hatırladı ve gülüp yavaşça odadan çıktı.

‘Demek benim odamda bana isyan. Bunun bedeli ağır olacak huysuz.’ diye söylenip merdivenleri hızla indi. Evin depo kısmına giderek vanaya benzer bir şey aradı. Sonunda metal  bir dolap içinde bir kaç tane buldu. Hem söylendi sırayla hepsini çevirdi. Yaptığından en ufacık bir pişmanlık duymadan  hiçbir şey olmamış gibi salona geçip oturdu.

Küçükken yaramaz bir çocuk değildi. İçindeki küçük çocuk sanki kanatlanmış uçarken midesinde de yüzlerce kelebek kanat çırpıyormuş gibi heyecanlandı. Birkaç dakika sonra yukarıdan  beklediği sesi duyunca yüzündeki tebessüm büyüdü.

“Sıla.” Diyen Demir’e  “ Sıla dışarı çıktı.” Diye söylerken bir taraftan güldüğünü duymaması için ağzına kırlenti bastırdı. 

Demir umutsuzca “Annem nerde?” Diye sordu.

“Sıla ile oda dışarı çıktı.” Dediği sırada  Demir’in kısık sesle söylediği küfürü duydu.

“Yağmur sular kesildi ve ben köpükler içinde kaldım.”

“Hay aksi şimdi ne yapacaksın.” Derken oturduğu yerden kalkıp merdivenlere doğru yürüdü.

Genç adam kapıdan boynunu uzatıp “Bir yerlerden su bulda şu köpüklerden kurtulayım.” Diye söylediğinde kapının önünde duran Yağmur’u gördü. 

“Ben mi?”

Demir duyduğundan sonra sabrı iyice taşıp “Ne demek ben mi? Burada senden başka biri var mı? Bir şeyler yap  ısıtıcı da filan biraz sıcak su ver.”

“Tamam biraz bekle. “ dedi ve suları kestiği yetmemiş gibi aklına gelenle mutfağa girdi.

On dakika sonra elinde kaynamış suyu kapıdan uzatınca Demir soran gözlerle genç kıza baktı.

“Sıcak su istedin getirdim işte.” diye uzattığında Demir’in yüzündeki bütün sinirlerin gerildiğine şahit oldu.

“Sen benimle dalga mı geçiyorsun durulanmak istiyorum  haşlanmak değil.”

Zafer kazanmış gibi hissederken “Haklısın ama evde su kalmamış. İnanmazsın  içmeye bile su bulamadım.” 

Demir artık genç kızın kendisiyle dalga geçtiğinden emindi. Çaresizce “Şükran teyze.” diye bağırdı. Biliyordu ki Yağmur bunu bilerek yapıyordu. 

Aşağıdan gelen sesle biraz olsun rahatladı.” Söyle oğlum.” 

“Bu lanet sular kesildi ve ben banyoda köpüklü kaldım. “ derken en öldürücü bakışını Yağmur’a yöneltti.

Aşağıdan Şükran teyzenin sesi duyuldu. “Tamam hemen sıcak su getiriyorum.”

Demir önce dişlerini sıktı, sonrada sakin olması gerektiğini hatırlattı kendine. Kadıncağızın durumdan haberi bile yoktu. Sesinin tonunu düzeltip “Gerek yok kovada biraz soğuk su getir yeter.  Yağmur sıcak suyu getirdi.” derken sinirle tekrar dişlerini sıktı.

On dakika  sonra Yağmur dışarı çıkmıştı.  Demir ise hafta sonu olduğu için salonda  televizyonun karşısına kuruluyordu ki Şükran teyzenin bahçeye çıkan kapıdan içeri girdiğini gördü. Söylene söylene içeri girdiğinde kendisini fark ettiği yoktu. Boğazını temizledi ve merakına yenik düşüp “ Bir şey mi oldu.” Diye sordu.

“Hiçbir şey anlamadım... Komşuların suyu akıyor ama bizimkinde damla yok.”

Demir faturaların otomatik ödemede olduğunu düşünürken birden aklına Yağmur’un suratındaki ifadeyi hatırladı. İçinden de ‘Umarım öyle bir hata yapmamıştır.’ Diye söylenerek yerinden kalktı kuşkularına son vermek için depoya bakmaya karar verdi.

Birkaç  dakika sonra vanaların açılmasıyla sular geldiğinde yaşadıklarından sonra sinirlense mi yoksa gülse mi bilemedi.  Bunun yerine Yağmur’a nasıl bir ceza vermenin daha uygun olacağına karar vermekle geçirdi. "Süpürgesiz cadı. Yaptığından sonra bedeli ağır olacak." 

BANA KAL DE (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin